25 Eki 2010

ABD'den bakınca - IV





2007'den beri Birleşik Devletler'e (BD) yaptığım iş gezilerinden sonra kısa kısa izlenimler yazıyorum. Bu serinin 4. yazısına sıra geldi; diğer 3 gezinin kısa notlarını en aşağıdaki linklerde bulabilirsiniz.

Büyük bir Bilgi Teknolojisi konferansı için buradayım, Las Vegas'da! Yazılım ve Donanım teknolojisindeki başdöndürücü yeniliklerin, geleceğe dair yapılan öngörülerin yanında, ihtişamın ve tarifsiz tüketimin de birarada olduğu bir yer burası. 10,000'den fazla katılımcı var çok kalabalık! Haliyle dünyanın dört bir yanından da insanlar. Akşam yemeklerinde bir araya gelindiğinde teknoloji yanında, dünya meseleleri de konuşuluyor.

Geçmiş de bana Kürt sorunundan, Cumhuriyet Mitinglerine kadar sorular sorarlardı. Ben de dışardan bakıldığı gibi herşeyin olmadığını, işin iç yüzünü dilim döndüğünce anlatırdım.

Bu defa ki ortak ilgi alanı
"What will happen to "secular" Turkey? Are you going to be a 2nd Iran?"
"Laik Türkiye'ye neler oluyor, ikinci Iran mı olacaksınız?"

Bu sorular insanın ağrına gidiyor tabii. Bizler yaşayarak, onlar okuyarak Türkiye'deki "dinci" yükselişi takip ediyoruz. Masadaki dostlara Iran'daki Şah-Humeyni dönüşümü zamanında ki BD manipilasyonlarını hatırlatıp, benzerlerini ülkemde organize ettiklerinden, Latin Amerika'da Şili'de, Ekvator'da CIA destekli manipülasyonlarla seçilmişleri nasıl devirip, cuntayı getirdiklerinden, 12 Eylül'den, Irak'tan, Afganistan'dan bahsedince gelen yorumlara şaşıyor insan tabii. Mühendis kökenli arkadaşlar, onca yıl Saddam'ı besledikten, gözettikten sonra Irak'a girmelerinin tek ve yegane sebebinin Petrol olduğunu istisnasız kabul ediyorlar.

- E!, ama işgal ettiniz, sizin yüzünüzden 1 Milyon insan öldü, yerinden yurdundan oldu diyince arkası gelemiyor. Aslında herkes bu "göreceli" ihtişamlı hayatın devam etmesi adına "maskeli balo"ya devam etmekte sakınca da görmüyor.

Diyorum ki, dünyada size göre totaliter olan bütün rejimlere müdehale ediyorsunuz ki son örneği Afganistan-Taliban ikilisi, neden Suud'lara ses çıkarmıyorsunuz?

Yanıt kolay ; "Çünkü onları kontrol edebiliyoruz!"

Aslında bildiğimiz şeylerin tekrarı bu: Yönetebildiğin, kontrol edebildiğin sürece "şeytan" bile "iş ortağın" olabilir.

Nerede kaldı ahlak, etik, insanlık değil mi?

Türkiye'deki 12 Eylül Cuntasını destekleyip, "dinciler", "dindar"ların sayısını kat be kat geçtikten sonra, "laik düzene uzanan tehdit" için neden endişeleniyorsunuz ki dedim. 12 Eylül'ü de, Şili'de Allande'yi indiren CIA gibi siz organize etmediniz mi?

Son dönemde tam tersine, Pakistan'ın BD'i "manipüle"ettiğini, Pakistan'a verilen paraların Taliban'a aktarıldığını söyledi bir arkadaş. Yahu dedim sen farkındamısın Küba'da ki karşı devrimcileri senin vergilerinle fonluyorlar. Sen Pakistan'a kızacağına git hükümetine kız, senin vergilerinle sana hizmet vereceğine emperyalini büyütmekle uğraşıyor.

Tabii ciddi ironi vardı bazı arkadaşlarda; Hem Irak işgalini sorguluyor, 'Aaaa siviller de ölmesin falan" diyor, ama yeri gelince de arabasına koyacağı benzinin devamlılığını sağlamak için "İşgal'e çok da sesini çıkartmıyor"... Tuhaf bir ikiyüzlülük vardı açıkçası.

Hele bazılarını hiç anlayamadım; şöyleki, bir insan bir başkasının ülkesindeki bu derece detay politik gelişmeleri takip ediyorsa, tarihi konusunda asgari birşeyler bilir diye bekliyorsunuz değil mi? İnanın bazıları 1. Dünya Savaşında topraklarımızın yarısının işgal edildiğini ve Kurtuluş Savaşını dahi bilmiyordu.

"Bilgisi Olmayanın Fikri'de Olmaz"!

Son tahlilde bunların politika olduğunu söyleyerek konu sulandırılmaya çalışılsa da, "Eğer sen yanlış gördüğüne yanlış demeyip, yanlışın içinden kendine fayda sağlayan elementleri hazmedersen, susarsan, vicdanının sesini dinlemezsen, sen de aslında o politikaya alet olursun" diyerek konuyu kapattık.

http://cuneytgoksu.blogspot.com/2007/05/abdden-baknca.html

http://cuneytgoksu.blogspot.com/2007/11/abdden-baknca-ii.html

http://cuneytgoksu.blogspot.com/2009/03/abdden-baknca-iii.html

Hiç yorum yok: