11 May 2007

ABD'den bakınca...

Cumartesi'nden beri iş ve eğitim için ABD'deyim.

Abartmıyorum;
IDUG Başkanı'ndan, yönetim kurulu üyelerine, tanıştığım her ABD'li konferans katılımcısından, IBM'cisine, otel önünde lafladığım polis memurundan, otel görevlisine kadar, türlü çeşit insan hep aynı soruyu sordu:

'What's the political situation in Turkey?'! (Türkiye'de politik durum ne âlemde?)

Görülen şu ki; Tandoğan ve Çağlayan'ın etkileri buralara kadar gelmiş.

Merak ediyorlar, Laik'mi kalacağız yoksa, İran benzeri mi olacağız. Direkt soru bu oluyor.
Konuşuyoruz, anlatıyorum. Kurtuluş savaşını, Atatürk'ü, devrimleri, darbeleri, kaybettiğimiz zamanları, bizleri yeri geldiğinde nasıl kullandıklarını (Kore Gazilerimiz!)...

Irak'ta olanlardan pişman olduklarını söylüyorlar, acı acı gülümsüyorum. Kendi yarattıkları bu durumun açmazında çırpınışlarını ifade etmek için izledikleri mantık yolunu gözlüyorum, kendilerine göre komik gerekçeler öne sürüyorlar, gülümsüyorum...

Ya dalga geçiyorlar ya da tarih bilmiyorlar!

1800'lerin sonunda Avrupalı sömürgecilerin devri bitmeye başladığında, nasıl onların yerlerini almaya başladıklarını, bölge ülke başkanlarına, ülkeyi satın almak için resmi olarak para teklif edişlerini, 1940-1960 arasında Latin Amerika'da, Vietnam'da. Kamboçya'da olanları, Sadece sosyalist diye Kuba'ya 40 yıldır uyguladığı ambargoyu, Afrika'da bağımsızlık savaşı veren Kongo'nun başına gelenleri, İran-Irak Savaşlarında, Sovyetlerle el ele iki ülkeyi birbirine kırdırmalarını, Afganistan'ı, İsrail-Filistin sorununda nasıl taraf olduğunu. Kafalarına çuval geçirilen, 'müttefik' Türk askerlerini, Latin Amerika'da yüzlerce kişinin ölümünden sorumlu, tescilli ve hükümlü katil Posada'nın, Venezuella'da hapisten kaçtıktan sonra, ABD'ye sığınıp, nasıl ABD vatandaşı olduğunu, ve daha nicelerini anlatıyorum...

Buralarda uyguladıkları emperyalist 'iş modelinin', günümüzde Orta Doğu'da uygulandığını ve geçmişten hiç farkı olmadığını anlatıyorum.
Şaşırıyorlar!

Cumhuriyet'e her ne pahasına olursa olsun, ister demokratik, isterse de anti-demokratik yollardan SAHİP ÇIKMANIN sadece dincileri, işbirlikçileri ve 2. Cumhuriyetçileri değil, taa uzaklardan bizleri izleyen ABD ve daha birçok milleti daha da şaşırtacağını görüyorum.

Yarım kalan Cumhuriyet Devrim'ini devam ettirebilsek, bir silkinebilsek, bağırsaklarımızdaki pisliği bir atabilsek, Latin Amerika'daki yükselen sol gibi bir heyecan dalgası yaratabileceğimizi, daha 'saygın' hale geleceğimizi hissediyorum.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Sevgili Cüneyt,

sen yine şanslı imişsin...
Ben yirmi yaşımda Amerika'da iken, bana, sizde elektrik, gaz falan var mı, diye sormuşlardı:(((
En azından sana "politik durum nasıl? diye sormuşlar.

Bütün güzel duygularına, ümit ve dileklerine aynen katılıyorum.

ELLERİNE SAĞLIK.

Selam ve sevgiler.

Adsız dedi ki...

Nasılsın kuzen ? Bu yazıların da olmasa hiç haberleşemeyeceğiz. Zevkle okudum, uzak olduğum konuları bana yakınlaştırıyorsun. Son izlenimlerinde krizin boyutu hakkında çarpıcı görüntülere de rastlamışsındır oralarda. Duyduğuma göre Amerika, Avrupa ve bizlerden çok daha vahim durumda...

Sağlıkla ve sevgiyle kal,
Billur

Adsız dedi ki...

Sen büyünce yazar ol..Yazma yetenegin ,gozlemlerin ve bilgi birikimin cok iyi.

AYTEN EZENTAS PINAR