26 Mar 2007

Caramba! Bush Geliyor!





Eğer evde işler yolunda gitmiyorsa, pasaportu alıp bir yerlere gitmek birçoklarının uyguladığı bir yöntem. Açıkçası, George W. Bush’un eğiticileri ve danışmanları, Irak işgalindeki skandalların su yüzüne çıkmasından, eve dönen her ölü ve yaralı ABD’li a sker haberinden sonra ve daha birçok olumsuz sebepten ötürü iyiden iyiye sarsılan, hatta oy oranı yüzde 28’lere kadar düşen Bush Yönetimini eleştirenlerin dikkatini dağıtmak üzere, “Latin Amerika” denen bölgenin varlığını Bush’a yeniden anımsattılar. Bu fırsatı kaçırmayan “Savaşan Başkan” Bush, oldukça geç kalmış olsa da, çantasını toparlayıp, Brezilya, Uruguay, Kolombiya, Guatemala ve Meksika’yı kapsayan, bir destek arayışı ve moral bulma niteliğindeki gezisine çıktı.

Bush gerçekten akıl almaz biri! Neredeyse 6 yıldır, dış politikasında bir tek yenilik getirmeksizin ihmal ettiği Meksika sınırını, koruyamadığı için, eli silahlı Teksaslı sivillerin inisiyatifine bırakan Bush, ABD’ye geçmeye çalışan ve çoğunlukla inisiyatifi elinde tutanlarca avlanan milyonlarca Orta Amerikalı ve Meksikalı göçmenin ülkesine gitti. Öyle ki, yola çıkmadan önce, bazı İspanyol kökenli işadamlarıyla yaptığı toplantılarda, ABD ve Latin Amerika’nın gittikçe büyüyen ve zenginleşen ortak çıkarları olduğunu, daha fazla barış, demokrasi, özgürlük ve yanı sıra da eğitim, sağlık ve ekonomik alanlarda işbirliği yapmak için bu geziye çıktığını söyledi. “Yoksulluğu, cehaleti görüyor ve bunu umursayarak bu konuda bir şeyler yapmak istiyorum” diyen Bush, herhalde kendisini Kristof Kolomb sanıyor olmalı. Yedi yıldır iktidarda! Bunları daha yeni mi görüyor acaba? Üstelik bu yoksulluğun birinci sorumlusu kendi neo-liberal politikalarıyken!.. Yalnızca bu bölgede değil, Dünya’da da “en istenmeyen adam” sıfatını taşıyan Bush, herhalde başka bir Latin Amerika’dan söz ediyor olmalı.

Aslında, Bush’un bu ziyaretinin bir tek amacı var: Bölgenin yükselen ulusal sol hareketinin etkin lideri Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez’e “Ben de buradayım!” diyebilmek. Ama, Chavez çoktan kıtasal muhalefete başladı bile. Sık sık "Şeytan" dediği ABD Başkanı Bush’un Latin Amerika ülkelerini ziyaret ettiği sırada, o da Arjantin ve Bolivya’yı ziyaret ederek, düzenlenen Amerikan karşıtı gösterilere katıldı.

Bush’un, bu gezisinin en ilgi çekici yanı, birçok Latin Amerikalı yurtsever’ce onun burada bulunmasının hiç de ilgi çekici olarak karşılanmadığı gerçeği... Onbinlerce sendikacı, işçi, öğrenci ve eylemcinin protestolarıyla karşılaşan Bush, önce Brezilya Devlet Başkanı Lula’dan destek aradı. Lula da Bush’dan özellikle BM Güvenlik Konseyi’nde bir Latin Amerika ülkesine yer ayrılması ve Amazon yağmur ormanlarının küresel ısınmaya karşı korunmasını istedi. Kolombiya’daysa, Bush, narko-terörizm konusunda, nasıl daha fazla destek vereceğinin yollarını aradı.

Bu geziye çıkmadan önce Bush, Güney Amerika’nın bağımsızlık kahramanı ve Amerikan Karşıtı Hareket’in simgesi Simon Bolivar’la, ABD’nin babası sayılan George Washington’ı karşılaştırarak, her ikisinin de kendi insanlarının özgürlüğü için savaştıklarını, her ikisinin de sömürgeci güçleri kıtadan çıkartmak için mücadele verdiklerini ve onların yarım bıraktığı bu özgürlük mücadelesini sürdürmek niyetinde olduğunu söyleyerek, bir anlamda ismini Venezuela Bolivar Cumhuriyeti’ne ve Chavez’in sürekli vurguladığı “Bolivarcı Devrim”e, veren Simon Bolivar’a da sahip çıkmıştı. Ama Bush’un unutturamayacağı çok önemli bir ayrım var: 110 yıllık ABD tarihinde özgürlük getirmek adına yapılan, 1898 Meksika, Küba ve 1921 Nikaragua işgalleri, 1950-1953 yıllarında onbinlerce yurtsever Kore’linin öldürülmesi, 1961 Küba Domuzlar Körfezi çıkartması, Vietnam, Şili, 1976 Arjantin, 1983 Lübnan, son olarak da Afganistan ve Irak işgalleri, savunduğunu düşündüğü bu ideallerle asla örtüşemez. Başka bir deyişle, ABD’nin bugün içinde bulunduğu emperyalist davranış biçimi, özgürlükçü hiçbir hareketle bağdaşmıyor.

Bush’la aynı günlerde Güney Amerika gezisine çıkan Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, Bush’un bölgeye yönelik planlarını sert bir dille eleştirdi: Bush’un, Brezilya ve öteki Güney Amerika ülkelerinde etanol üretimini teşvik planını akıl ve ahlak dışı olarak nitelendiren Chavez, ABD Başkanı’nın kıtaya yönelik yolsuzlukla mücadele planınıysa "kuzu postuna bürünmüş kurt" olarak nitelendirdi. Etanol bazlı biyoyakıt üretmeyi hedefleyen Bush, böylelikle Chavez'in petrol gelirlerini ve petrol gelirleriyle bölgede yürüttüğü insani projeleri engellemeyi umuyor. Altı gün içinde Brezilya, Uruguay, Kolombiya, Guatemala ve Meksika gibi ABD politikalarını uygulayan ülkelerde tur atan Bush, “Düşman” toprağına adım atmasa da protestolardan kurtulamadı. Arjantin'de, Chavez 20,000 kişinin bulunduğu bir futbol stadyumundaki protesto mitingine tek konuşmacı olarak katıldı. Mitingde ABD destekli diktatörlük döneminde sevdiklerini yitiren “Plaza de Mayo Anneleri” ve Bolivya lideri Evo Morales de vardı. Chavez’in, Bush’un Uruguay’a indiği saatlerde başlayan konuşması iki saat sürdü: “ABD Başkanı politik bir kadavradır, artık sülfür bile kokmuyor, yakında kozmik toz olacak ve politika sahnesinden yok olacak. Bu toplantı, Amerika’nın kahraman topraklarında, emperyalist patrona, ’Hayır‘ demek için düzenlendi.” Chavez bu sözleriyle Bush’u karşılarken, alanda yeni doğmuş bebeğini emzirerek konuşmaları dinleyen bir kadının yorumuysa ilginçti: “Bush her zaman yoksullara karşıdır, Chavez’se onların yanındadır.” Konuşması sırasında, Irak savaşındaki kayıplar yüzünden ABD’yi “Düzenli Soykırım”la da suçlayan Chavez, ziyaretlerinin Bush’la çakışmasını, alaycı bir biçimde "kader" olarak nitelendirdi. Bu ziyaretlerin rastlantısallığına, Caracas’ta kimse inanmıyor; ama resmi olarak, Chavez, Arjantin’e zirai anlaşmalar imzalamaya, sel felaketinden sonra Bush yönetiminden 10 kat fazla yardım yaptığı Bolivya’ya da, arkadaşı Devlet Başkanı Evo Morales’e destek olmak üzere gitti. Havaalanında binlerce Bolivyalı ve Venezüellalı yardım işçisi tarafından karşılanan Chavez, “Hemen cehenneme gitmek isteyenler, kapitalizm yolunda gidebilir; ama cenneti yaşadığımız dünyada yaratmak isteyenler, sosyalizmi takip etmelidir.” diyerek, Bush’a gönderme yapmayı ihmal etmedi. ABD’nin gönderdiği 1,5 milyon USD’lik sel yardımına karşılık, Chavez 15 Milyon USD nakit ve yardımı dağıtmak üzere Bolivya’ya helikopterler göndermişti.

Bush gittiği her yerde protesto edildi. Sao Paulo ve Bogoto’daki sokak barikatlarında binlerce maskeli öğrenci, Porto Alegre’nin çiftliklerinde çalışan işçiler, yanı sıra da öteki binlerce gösterici “Emperyalisti istemiyoruz!” diye slogan attılar. Guatemala yerlileri, Bush’un ziyaretinden sonra bölgeyi “Kötü Ruhlar”dan temizleyeceklerini açıkladılar.

11 Eylül ve sonrasındaki gelişmelerin ABD Yönetimi’nin dikkatini bu bölgeden başka yerlere çektiği çok açık. Ancak bu bölgenin yoksulluk ve eşitsizlik içinde sürdürülen yaşamınının ulaştırdığı en önemli sonuçlardan biri olan Ulusal Sol Yükseliş’e şimdilik yapacağı birşey yok.

Hiç yorum yok: