Türkiye ve Paraguay'a
komşu ülkeler böyle adlandırdı olanları. Güney Amerika Uluslar Birliği UNASUR'da
olanları böyle tarifledi ve ciddiye alıyor. İçlerinde Arjantin ve Brezilya'nında
olduğu 12 Ülke Dışişleri Bakanı, hükümet ve muhalefet ile görüşmek üzere apar
topar Paraguay'a gittiler.
Olaylar söyle gelişti.
Paraguay kongresi, Başkan Fernando
Lugo'ya 24 saat içinde hazırlanıp savunmasını vermeye ve iktidarı terketmeye
davet etti. Görünün o ki karar çoktan verilmişti bile. Çünkü Paraguay Anayasasına
ve akla mantığa göre bu durum sağlıklı bir savunma yapmaya yetmeyecek kadar
adaletten uzak!...
Lugo'nun iktidara gelişini
şöyle bir hatırlayalım:
Yaklaşık 4 yıl önce,
2008'de, Güney Amerika'nın bu en yoksul ülkesinde iktidar demokratik olarak
değişti. 15 Ağustos 2008'de göreve başlayan Eski Katolik Piskopos Lugo, ya da
Paraguaylılar'ın deyimiyle "Yoksulların Piskoposu" Fernando Lugo,
oyların yüzde 41'ini alarak Çin Komünist Partisi'nden daha eski olan 61 yıllık,
sağcı, Colorado Partisini yenerek başkan
oldu. Lugo'nun da benimsediği “Kurtuluş Teorisi”, dinin, öteki dünya yerine bu
dünyadaki sorunları çözmek için uğraşmasını savunuyor.
Bu sonuçla Lugo, en yakın
rakibine, o dönemde ülkenin ilk kadın başkanı olmaya aday Blanca Ovelar'a
attığı yüzde 10'luk oy farkıyla, 61 yıldır ülkeyi yöneten, muhafazakar
"Colorado Partisi"nin iktidarını sonlandırdı. Colorado Partisi'nin
sürdürmekte olduğu iktidar o kadar eskiye dayalıydı ki bu parti Çin Komünist
Partisi'nden iki yıl önce göreve gelmişti; üstelik Paraguaylılar, bu uzun
iktidar döneminden öylesine yorulmuşlardı ki, parti, sanki bir "sosyal
kulüp" havasında, yalnızca yöneticilerine hizmet eden bir kulüp gibi
çalışıyordu.
Fernando Lugo,
"Değişim İçin Yurtsever İttifak" adı verilen bir grubu oluşturan sekiz
küçük partinin ortak adayı olarak seçildi. Bu gruba, partilerin yanı sıra
sendikalar ve köylü hareketleri de destek verdi. Lugo, seçim sonuçlarına
ilişkin yaptığı ilk değerlendirmede, "Küçük insanların da kazanabileceğini
gösterdik" demişti.
Lugo, yoksul Paraguay
halkına yardım edemediği için, seçimlerden üç yıl önce piskoposluğu bırakıp
politikaya atılmıştı. Başkanlık seçim kampanyasında, yozlaşma, fakirlik, sosyal
adaletsizlik ve eşitsizlikle mücadele sözü vererek, 8 partili bir koalisyona
önderlik etti. Aslında geçmişine bakıldığında pek de "karizmatik"
biri olmamasına karşın, önderlik ettiği oluşumun gereksinim duyduğu
"güçlü" bir başkan adayı görüntüsünü vermeyi başardı. Selefi eski
başkan Nicanor Duarte, seçimin tam bir yenilgi olduğunu; ama Paraguay
tarihinde, ilk kez kan dökülmeden, askeri darbe olmadan ve herhangi bir şiddet
yaşanmadan, bir partiden ötekine iktidarın geçtiğini açıklamıştı.
"Yarım yüzyıl"
süren bir iktidara karşı, tek tek bir şey yapılamayacağını anlayan küçük
partilerin, bir araya gelerek neler yapılabileceğinin, halkta nasıl umutlar
doğurabileceğinin ve sonunda da "kemikleşmiş" bir yapıyı, bir biçimde
saf dışı bırakıp demokratik yollardan iktidar olunabileceğinin göstergesi
olması bakımından, Lugo'nun 2008'deki seçim zaferi çok önemliydi.
Logo'nun bu tarihçesinden
sonra, yeniden günümüze gelirsek, Başkan seçilen Lugo, kongrede çoğunluğu
kazanamamıştı. Dört yıl boyunca medya ve sağ kanat onun başkanlığını kabul
etmedi, içine sindiremedi.
Lugo'ya başkanlığı
terketmesi için verilen 24 saatin arkasında yatan asıl sebep, topraksız
köylülerle polis arasındaki silahlı çatışmada, 7'si polis, 17 kişinin ölmesi.
Topraksız köylüler, söz konusu arazinin, Colorado Partisinden bir politikacı tarafından
kanunsuz olarak kendilerinden alındıgını ileri sürmüşlerdi. Açıkçası bu gerekçe
bir başkanı düşürmek için tabii ki yeterli sebep olamaz ama muhalefet bunu bu
şekilde kullanmayı tercih etti. Lugo bu silahlı çatışmaya neyin sebep oldugunu
araştırmak için öneri verdi ama muhalefet çoktan tetik düşürmüştü bile. Lugo
şimdi hakkını anayasa mahkemesinde arayacak.
Venezuela, Bolivya,
Ekvador, Brezilya, Arjantin hemen açıklama yaparak bunun bir sivil darbe oldugunu
yeni yönetimi tanımayacaklarını açıkladılar.
Latin Bilgi
Kahve Molasi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder