Ülke gündeminin ortasına kürtaj konusu öyle bir
getirildi ki, biz bunları yeniden tartışa dururken, acaba Latin Amerika'da kürtaj
konusu nasıl düzenlenmiş diye araştırasım geldi.
Önce Küba!
Kürtaj Küba'da, devrimin ardından, 1965'den beri bir
kadın hakkı olarak kanunla düzenlenmiş. Altını çizerek söylemeliyim ki, anayasada,
bir kadın hakkı olarak yer alıyor ve “Hamileligin 10. haftasından önce kürtaj
yapılabilir, sonrası için tıbbi sebepler gözetilmelidir ve gösterilmelidir.” diyor.
“Halk Sağlığı kurumları dışında uygulanan kürtaj işlemleri ise ancak gerekli
görülürse yapılabilir.” diye bir de not bulunmakta.
Uluslararası İletişim Enstitüsü'nün 2006'da, Küba'da, 4000 kadınla yaptığı bir ankete göre,
bu ülkedeki kürtaj oranlarının geçmişe göre azaldığı yönünde sonuç açıklanmış.
Yapılan anketin anafikri, “kadınların bu yöntemi kullanmak için, tabii ki can
atmadıkları veya mutlu olmadıkları, ama bir çözüm olarak ellerinde böyle bir
hak olmasından memnun oldukları” şeklinde…
Venezuela'da kürtaj resmi olarak yasak. Chavez yönetiminde
de bu konudaki yasa değişmemiş. Sadece, hamile kadının hayati riski varsa
uygulanmasına yönelik düzenlemeler var. Dünya Kadınlar Günü 2010 kutlamalarında,
Ulusal Meclis Aile Kadın ve Gençlik Komisyonu Başkanı Marelys Perez, bu konunun
hala çok hassas olduğunu ve üzerinde çalışarak çözülmesi gerektigini söylüyordu. Venezuela anayasası, kadın hakları konusunda Kuba kadar
belki de dünyada en güçlü anayasa olmasına rağmen, okuduklarımdan anladığım o
ki, kürtaj konusunda din etkisini henüz aşamamış. Venezuelalı kadınların, Kübalı
hemcinslerinin sahip olduğu bu hakkı alamayışlarının önündeki en önemli engel, ülkenin
%98'inin Katolik olması ve Katolik Kilisesi’nin de kürtaja karşı olması –ki Kilise
bu anlamda çok etkili. Halbuki katolik kilisesinin karşı çıkmasına rağmen
kürtajın serbest olduğu ülkeler var.
Brezilya'da da durum Venezuela'ya benzer. Kürtaj hakkı,
sadece hamilelik döneminde hayati tehlike varsa veya kadın tecavüze uğramışsa
resmi olarak mümkün. Bunun dışındaki kürtaj uygulamalarında 3 yıla kadar hapis cezası
verilebiliyor. Brezilya, Amerikan İnsan Hakları Konvansiyonu Sözleşmesi’ne imza
atan ülkelerden biri ve sözlesme “bilimsel akılla çelişecek biçimde” fetusa
insan hakkı veriyor; bu yüzden de bağlayıcılığı var.
Arjantin'de de kürtaj resmi olarak yasaklanmış ve
oldukça katı kurallara bağlanmış. Kürtaj karşıtlığı iki grup tarafından heyecanla
destekleniyor: Katolik kilisesi ve kürtajın bir cinayet oldugunu savunan
muhafazakar sivil toplum örgütleri. Önceleri nispeten daha hoşğörülü kurallara
baglı olan kürtaj, Arjantin'in de Brezilya gibi, yukarıda sözünü ettiğim
sözleşmeyi imzalamasıyla yasaklanmış. 2007'de yapılan ulusal bir kampanya ile
12 haftaya kadar yapılması önerilen kürtajın yasallaşmasına ilişkin teklif
kabul görmemis ve o günden beri de bu konuda bir tartışma bile yapılamamış.
Şili, 1931'deki bir düzenleme ile kürtajı serbest
bırakmış fakat 1989'daki askeri diktatörlük yeniden yasaklamış. 2003 ve 2009'da,
Ulusal Meclis’e iki kez 1989 öncesindeki düzenlemeye geri donulması konusunda
kanun teklifi yapılmışsa da bir sonuca varılamamış. Birleşmiş Milletler, bu
yasaklamayı gevşetmesi ve yeniden düzenlemesi konusunda Şili Hükümeti'ni iki
kez uyarmış.
Bolivya da kürtaj uygulamaları konusunda, Küba hariç bu
dört ülkeden pek farklı değil: Kürtaj hali hazırda yasak. Sadece tecavüz ve
kadın sağlığının gerekli görüldüğü hallerde izin veriliyor. Bu kurallar bütünü 1973'den
beri geçerli ve değiştirilmesi konusunda da henüz bir girişimde bulunulmamış.
Bu kısa seçkiye bakınca, Latin Amerika ülkeleri
arasında Küba’nın, kürtaj düzenlemesi, günlük hayattaki yeri, uygulamaları ve halk sağlığı açısından öteki beş ülkeden
fersah fersah ileride olduğu, sadece bölgenin değil dünyanın örnek alması
gereken bir noktada durduğu sonucuna varmak doğru olur.
Küba’nın bu konuda da insanlık için örnek alınmasını
dilerim.
Cüneyt Göksu
sendika.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder