10 Haz 2012

Latin Amerika’da Kürtaj




Ülke gündeminin ortasına kürtaj konusu öyle bir getirildi ki, biz bunları yeniden tartışa dururken, acaba Latin Amerika'da kürtaj konusu nasıl düzenlenmiş diye araştırasım geldi.  

Önce Küba!

Kürtaj Küba'da, devrimin ardından, 1965'den beri bir kadın hakkı olarak kanunla düzenlenmiş. Altını çizerek söylemeliyim ki, anayasada, bir kadın hakkı olarak yer alıyor ve “Hamileligin 10. haftasından önce kürtaj yapılabilir, sonrası için tıbbi sebepler gözetilmelidir ve gösterilmelidir.” diyor. “Halk Sağlığı kurumları dışında uygulanan kürtaj işlemleri ise ancak gerekli görülürse yapılabilir.” diye bir de not bulunmakta.

Uluslararası İletişim Enstitüsü'nün 2006'da,  Küba'da, 4000 kadınla yaptığı bir ankete göre, bu ülkedeki kürtaj oranlarının geçmişe göre azaldığı yönünde sonuç açıklanmış. Yapılan anketin anafikri, “kadınların bu yöntemi kullanmak için, tabii ki can atmadıkları veya mutlu olmadıkları, ama bir çözüm olarak ellerinde böyle bir hak olmasından memnun oldukları” şeklinde…

Venezuela'da kürtaj resmi olarak yasak. Chavez yönetiminde de bu konudaki yasa değişmemiş. Sadece, hamile kadının hayati riski varsa uygulanmasına yönelik düzenlemeler var. Dünya Kadınlar Günü 2010 kutlamalarında, Ulusal Meclis Aile Kadın ve Gençlik Komisyonu Başkanı Marelys Perez, bu konunun hala çok hassas olduğunu ve üzerinde çalışarak çözülmesi gerektigini söylüyordu. Venezuela anayasası, kadın hakları konusunda Kuba kadar belki de dünyada en güçlü anayasa olmasına rağmen, okuduklarımdan anladığım o ki, kürtaj konusunda din etkisini henüz aşamamış. Venezuelalı kadınların, Kübalı hemcinslerinin sahip olduğu bu hakkı alamayışlarının önündeki en önemli engel, ülkenin %98'inin Katolik olması ve Katolik Kilisesi’nin de kürtaja karşı olması –ki Kilise bu anlamda çok etkili. Halbuki katolik kilisesinin karşı çıkmasına rağmen kürtajın serbest olduğu ülkeler var.

Brezilya'da da durum Venezuela'ya benzer. Kürtaj hakkı, sadece hamilelik döneminde hayati tehlike varsa veya kadın tecavüze uğramışsa resmi olarak mümkün. Bunun dışındaki kürtaj uygulamalarında 3 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. Brezilya, Amerikan İnsan Hakları Konvansiyonu Sözleşmesi’ne imza atan ülkelerden biri ve sözlesme “bilimsel akılla çelişecek biçimde” fetusa insan hakkı veriyor; bu yüzden de bağlayıcılığı var.

Arjantin'de de kürtaj resmi olarak yasaklanmış ve oldukça katı kurallara bağlanmış. Kürtaj karşıtlığı iki grup tarafından heyecanla destekleniyor: Katolik kilisesi ve kürtajın bir cinayet oldugunu savunan muhafazakar sivil toplum örgütleri. Önceleri nispeten daha hoşğörülü kurallara baglı olan kürtaj, Arjantin'in de Brezilya gibi, yukarıda sözünü ettiğim sözleşmeyi imzalamasıyla yasaklanmış. 2007'de yapılan ulusal bir kampanya ile 12 haftaya kadar yapılması önerilen kürtajın yasallaşmasına ilişkin teklif kabul görmemis ve o günden beri de bu konuda bir tartışma bile yapılamamış.

Şili, 1931'deki bir düzenleme ile kürtajı serbest bırakmış fakat 1989'daki askeri diktatörlük yeniden yasaklamış. 2003 ve 2009'da, Ulusal Meclis’e iki kez 1989 öncesindeki düzenlemeye geri donulması konusunda kanun teklifi yapılmışsa da bir sonuca varılamamış. Birleşmiş Milletler, bu yasaklamayı gevşetmesi ve yeniden düzenlemesi konusunda Şili Hükümeti'ni iki kez uyarmış.

Bolivya da kürtaj uygulamaları konusunda, Küba hariç bu dört ülkeden pek farklı değil: Kürtaj hali hazırda yasak. Sadece tecavüz ve kadın sağlığının gerekli görüldüğü hallerde izin veriliyor. Bu kurallar bütünü 1973'den beri geçerli ve değiştirilmesi konusunda da henüz bir girişimde bulunulmamış.

Bu kısa seçkiye bakınca, Latin Amerika ülkeleri arasında Küba’nın, kürtaj düzenlemesi, günlük hayattaki yeri, uygulamaları  ve halk sağlığı açısından öteki beş ülkeden fersah fersah ileride olduğu, sadece bölgenin değil dünyanın örnek alması gereken bir noktada durduğu sonucuna varmak doğru olur.

Küba’nın bu konuda da insanlık için örnek alınmasını dilerim.

Cüneyt Göksu



sendika.org

Hiç yorum yok: