Uluslararası
bir toplantıda, Slovenya'dan gelen bir meslektaşımla bir iki saat sohbet etme
şansı buldum. Günlük hayatın sorunları üzerine sohbet ederken laf döndü
dolaştı, Yugoslavya'nın parçalanma sürecinde ki yaşananlara ve sonrasına geldi.
Sordum:
- “20 yıldan fazla zaman geçti. Bugünkü
koşullara baktığında Yugoslavya'nın varolduğu dönemi mi, yoksa bügünkü
koşulları mı tercih edersin?”
Bakın
neler söyledi!..
Yugoslavya
zamanlarında, işsizlik yoktu. Az ücret alıyorduk ama sağlık ve eğitim için
endişelenmemize gerek yoktu. Çalışma saatleri daha azdı. İnsanlar arasında
dayanışma vardı, gelecek endişemiz neredeyse yoktu. Farklılıklarımız olmasına
rağmen, bir arada yaşayabiliyorduk çünkü farklı kökenlere ait olmamız, bir arada
anlaşmamıza engel değildi. Fabrikaları yönetenler bizlerdik, yöneticiler vardı
ama onlar fabrikaların sahibi değildi. Sendikalar güçlüydü. Birlik içindeydik.
Parçalanmaya
başlayıp, Hırvatistan, Sırbistan, Slovenya gibi ülkelere bölünmeye başladıktan
ve sınırlar ayrıldıktan sonra birbirimize yabancılaştık. Herşey için para
ödemeye başladık. En basit hizmetler için para istenmeye başladı. Özellikle
sağlık hizmetleri özelleşip de, kazançlarımızdan sağlık hizmetleri için daha
çok para ayırmaya başladığımızda gerçeklerle daha çok yüzleştik. Göreceli
olarak daha çok kazanıyoruz, marketlerde daha çok alacağımız mallar var ama net
olarak gelirlerimiz çok da fazla farketmedi. Daha çok çalışmak zorundayız.
Bireyselleşme arttı, dayanışma azaldı. Artık herkes kendisini ve ailesini daha
çok düşünmek zorunda. Özelleştirmeler sırasında çok fazla yolsuzluk yapıldı.
Bunların hesapları hala sorulamaya çalışılıyor ama yapanın yanına kar kaldı. Özelleştirmeden
kazanılan paralaın bazıları politikacılar veya bürokratlar tarafından yurt
dışına kaçıldı. Gelir farklılıkları çok arttı. Eskiden fabrikaların
yöneticileri olanlar, şimdi sahipleri oldu.
Ülke
parçalandıktan sonra, Almanya veya ABD'ye çalışmaya gidenlerin, göçenlerin
sayısının patlama yaptığını da vurguladı meslektaşım.
Bunları
anlatan kişi erken ellilerinde, bilişim sektöründe çalışan, mesleğini yapan bir
mühendis. Banka kredisi ile aldığı evinin parasını ödemek için daha uzun yıllar
çalışması gerektiğinin de farkında. Yaptığımız değerlendirmeler ışığında sadece
20-25 yıl içinde bu geldiği duruma bakınca da “parçalanmanın” ve “sosyalizm”den
vazgeçmenin ne kadar yanlış olduğunun özeleştirmesini de yapan birisi.
Ayrılırken,
“Aynı hataya düşmeyin” diyerek de tembih etmeyi unutmadı!...
“Akil”lerin
bol olduğu dönemde, “Akil”lice bir tavsiye…
1 yorum:
ordan burdan duyduklarımızla da aynı verileri almıştım
bi bütün anlatımla daha da net anlaşılıyor
yazık
bu yolda emek harcayanlara yazıklar olsun!
Yorum Gönder