18 Oca 2010

Dikkat Direniş Var; Destek verin!...




Cuma günü sizler haftanın son günü yorgunluğundan, telaşla eve dönmek için yola çıktınız. Dönerken de sorumluluklarınızı yerine getirmek adına evinizdeki eksikler için alışveriş yaptınız, öğrenciyseniz ödevleriniz için kitap kırtasiye aldınız, sergileri gezdiniz, sinemaya, tiyatroya gittiniz, dostlarınızla bir araya gelip her zamanki mekanlarda içeceklerinizi içip hasret giderdiniz... Ekonomik, sosyal, politik sorunlar içinizi sıkıp bir an önce dinlenmek için en hızlı şekilde eve ulaşıp, sevdiklerinize kavuştunuz ve kanepeye uzandınız...

Bunları yapamayıp kışın ortasında, yağmuru, çamuru, karı, soğuğu göze alıp, Ankara’da oturma eylemi yapan, Tekel işçisi vardı aynı saatlerde. Dün geceden itibaren, Muş’tan, Adıyaman’dan, Tokat’tan, İstanbul’dan, Adana’dan, Hatay’dan, Batman’dan, Diyarbakır’dan, Malatya’dan, Trabzon’dan denklerini yanlarına almış binlerce insan, illere göre kümelenmiş, yerlere oturmuş bekleşiyorlar. İstanbul grubunun işçi kadınları, bakımlı yüzleri, özenle hazırlanmış çantaları ve kibar Türkçeleriyle oradaydılar. Belki de hayatlarında bir saat bile yağmurlu, soğuk havada dışarıda kalmamış bu kadınlar, ’’Biz bugün burada kaldırımda yatacağız’’ diyorlar. Konuşmaları, bundan önce politik ve sosyal bir eyleme katılmamış olduklarını çağrıştırıyordu. Bu guruptaki işçiler, sessizce, verilecek tavuk döner ve ayrandan oluşan, akşam yemeklerini beklemekteydiler. Adıyaman’dan gelenler seyyar çaycıya yakın olmalarından dolayı ellerinde çaylarıyla bağlama çalan işçiye eşlik edip türkü söylüyorlar.

Akşam haberleri başlamış, boyalı basının görsel medyasında! Tezgahlar kurulmuş, ışıklar, kameralar, sunucular ellerinde mikrofonlar, kulaklıktan ses bekliyorlar. Ntv, Cnn, Star,Tv8 muhabirleri yanlarında bir gurup işçiyle sessizce başla işaretine kulak kesilmişler. Hayatında hiç basınla karşılaşmamış işçiler öyle kararlı pozlar veriyorlar ki! Bazı kadın işçilerin oylarını şimdiki iktidara verdikleri belli; konuşurken,’’-Tayyip ERDOĞAN çok ayıp ediyor, niye bizim isteklerimize kulağını tıkıyor anlamadım.’’ diye çok da şiddetle eleştiremiyorlar. Adana’dan gelenlerin ne kadar üşüdükleri sarıldıkları battaniyelerden belli. Hatay’lılar akşam yemeği niyetine, getirdikleri çörekleri yiyorlar. Muş’tan gelenler kürtçe türkü, söyleyip halay çekiyorlar. Herkes coşkulu, etkilenmemek mümkün mü? Sonra Batman’lı işçiler, yanık türkülerle gecenin sessizliğini bölüyorlar. Trabzon’lu işçiler kemençe çalıp horon tepiyorlar. Bu sesler ve bu kararlı bekleyiş; korkmadan geceden ,soğuktan ve yağmurdan. Bir insan panayırı orası. İşleri, ekmekleri ellerinden alınmış insanların mücadele panayırı! Ankara’da ve bütün Türkiye’de insanlar uyuyacaklar ama İstanbullu işçi kadın çocuklarını evinde bırakmış, Adanalı erkek işçi ücretsiz izin almış. ’’Tayyip’e bir maaş daha hibe ettim’’diyor. Diyarbakırlı kadın işçi gece ne yapacasınız diye sorulduğunda,’’Biz bilmiyoruz,yatmaya çalışacağız sabaha kadar. Aslın kaç gün buradayız, onu da bilmiyoruz.’’diye cevaplıyor. Bulundukları yer Vakıfbank ATM kulübesinin önü!

Bugün Tekel işçisinin başına gelen, yarın “Beyaz Yakalı” bütün işçilerin başına gelir. Görkemli plazalarda da çalışsanız, işvereniniz size bir sürü çekici imkanlar da verse, işçi olduğunuzu, Karl Marx’ın “Dünya’nın bütün işçileri birleşin” deyişini unutmayın!..

Mevcut düzen bölmek ve yok etmek üstüne kurguludur, tek çare “birleşmek” ve “dayanışma” içinde olmaktan geçiyor. Tekel işçilerinin bu haklı ve örnek direnişi, her anlamda birleşmenin ve dayanışmanın önemini, gücünü yeniden hatırlatıyor.

Unutmayın, unutturmayın!

Birgün - 18 Ocak 2010
Fotograf: Huseyin Turk

Hiç yorum yok: