13 Eki 2008

Rusya’nın Latin Amerika İlgisi.




Son günlerde Rusya ve ABD arasında yaşanan gerginliklerin somut sonuçları ortaya çıktıkça, soğuk savaş yıllarına benzer çok kutuplu dünyaya doğru bir gidiş başladı, ama bazı farklılıklarla!

Öncelikle, Rusya’nın, Güney Amerika’da yakından işbirliği yaptığı ülkelerin durumuna yakından bakalım.

Bolivya’daki zengin eyaletler, yerli devlet başkanı Morales'in hükümetini reddedip düzenledikleri referandumlarla özerklik ilan etmisti. Neden? Çünkü Morales'in "yerlilerin değerleriyle harmanlanmış komünal devlet" anlayışına sahip Anayasa taslağı, nüfusun yüzde 60'ını oluşturan yerli gruplara yeni ve önemli güçler getiriyor. Neden? Çünkü, Bolivya'da 1952-1956 yıllarında yapılan toprak reformunda, toprakların yüzde 95'i büyük toprak sahiplerine, yüzde 5'iyse köylülere dağıtılmıştı. 1980’den sonra uygulanan neo-liberal dönemde, özellikle verimli toprakların bulunduğu Santa Cruz'da, topraklar büyük toprak sahipleri ve tarım yapacağını vadeden yabancılara yeniden dağıtıldı. Özerklik ilan eden zenginlere, Bolivya’nın ABD Büyükelçisi de somut destek verdiğinden, ülkeyi terk etmesi istenmiş, ABD’de bunun karşılığında Bolivya’nın Washington’daki Büyükelçisini sınırdışı etmişti. Bütün bu gelişmelerden sonra Morales, Rusya-Bolivya ilişkisinde 2,5 yıl kaybettiklerini, en kısa zamanda bu ilişkiyi güçlendirmek için yeniden girişimde bulunacağını açıkladı. İki ülkenin ilk aşamada enerji, tarım ve savunma sanayilerinde işbirliği yapacağı öngörülüyor. Rusya’nın enerji devi Gazprom ve Fransa’nın Total firmaları, öngörüleri doğrularcasına Bolivya’da doğalgaz arama-çıkarma anlaşmalarını yaptılar bile. Bolivya’nın bu işten kazancı 4,5 milyar dolar olacak.

Bolivya’daki gelişmeler üzerine, Venezuela Devlet Başkanı Chavez de Bolivya’ya destek vermek için, ABD’deki Büyükelçisini geri çağırdı. Geçtiğimiz günlerde, Rusya iki süpersonik bombardıman uçağını (TU-160) uluslararası sular üzerinden Venezuela’ya tatbikat amaçlı göndermiş, Karaiblerde de ortak tatbikat istediğini belirtmişti. Rusya ve Venezuela arasında, 2005’den beri yürürlükte olan 4 milyar dolarlık bir savunma anlaşması bulunuyor. Bu anlaşma kapsamında, Venezuela’da Sukhoi savaş uçakları, MI-17 Helikopterleri ve 100 bin Kalaşnikof tüfeğinin dağıtımı yapıldı bile.

Devrimci Sandinistaların eski lideri Daniel Ortega 1980’lerde Sovyetler Birliği’nden para ve silah desteği alıyordu. Bugün, Ortega Nikaragua Devlet Başkanı olarak Rusya’yla enerji ve ticaret anlaşmaları yapmak için görüşmeler gerçekleştiriyor.

Rusya Federal Uzay Ajansı Başkanı Anatoly Perminov Küba’ya yaptığı ziyarette, adada bir uzay merkezi kurmak için ortak çalışma yapacaklarını duyurdu. Küba’lı uzmanların Rusya’ya yapacakları ziyaretten sonra, bu çalışmanın nasıl şekilleneceği daha da belirginleşecek. Küba ayrıca, ABD GPS sisteminin alternatifi olan Rus Glonass uydu yönlendirme sistemiyle de yakından ilgileniyor. Küba ve Rusya arasındaki uzay çalışmalarıysa NASA tarafından ilgiyle izleniyor. Çünkü Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki ABD’li personelin görev süresi 2010’da doluyor ve Orion programı tamamlanmadan ABD istasyona astronot gönderemeyecek. Bu durumda, ABD ya Orion programı tamamlanmadan bu işi unutacak, ya da Rusya’ya güvenmek zorunda kalacak. Gürcistan sorunundan önce ABD, Rusya’yla astronot gönderme konusuda mali bir pazarlık içindeydi, ama şu sırada süregiden gerginlik yüzünden, bu anlaşma şimdilik rafa kalkmış görünüyor. Bu açıdan bakıldığında, Rusya’nın Küba’da bir uzay merkezi kurma girişimi de ABD’ye karşı yapılmış önemli bir hamle olarak yorumlanabilir.

Son zamanlarda Rusya, Sovyetler Birliği’nden beri, bu bölgedeki en aktif rolünü oynuyor. Rus Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünün yaptığı basın toplantısı sırasında, Latin Amerika’da bulunma sebeplerini soranlara verdiği yanıt, oldukça dikkat çekici. “Buradayız, çünkü işbirliği içinde olduğumuz bölgeler bunu talep ediyor. Kuzeylerinde bir süper güç var, o güce eşdeğer başka bir güçten yardım ve destek istediler.” Bu sözler hem bölge ülkelerine açık destek anlamı taşıyor, hem de ABD’nin tek güç olmadığını, ona eşdeğer bir güçle Rusya’nın, hemen yakınlarında olacağının işaretlerini veriyor.

Bu dört ülkeye yakından bakınca, sosyalizmi uygulayan ya da uygulama yönünde girişimleri olan liderleri olduğunu görüyoruz. Brezilya, Paraguay, Arjantin gibi zaman zaman liberal uygulamalardan uzak olduklarını, anti-ABD ve anti-emperyal politakaları ısrarla söyleyip, uyguladıklarını görüyoruz. Rusya’nın bu dört ülkeyle ilk aşamada çok hızlı yakınlaşmasının temeli bu politakalara dayanıyor.

Rusya’nın, Latin Amerika’da yakın zamanda işbirliği yaptığı ülkelerin, 1960’lardaki gibi, ideolojik bir yakınlaşmadan kaynaklanmadığını da düşünüyorum. Bu kez yakınlaşmanın temeli anti-ABD’ci olma işbirliğine dayanıyor. Klasik anlamda, geçmiştekine benzer bir “sol” ve “kapitalistler” kutuplaşması değil bu. Çünkü Rusya’nın ideolojisinin de nereye yakın olduğu oldukça tartışılır. Bütün dünya göz önüne alındığında, Rusya’nın, ABD karşıtı her ülke, yönetim ve ideolojilerle işbirliği yaptığını ve yapabileceğini görmekteyiz.

Bu anti-emperyal bir kutuplaşma da değil, çünkü Rusya’da bir süper güç olarak, hem geçmişte hem de günümüzde emperyal davranış biçimleri göstermiştir.

Bu yakınlaşma ve kutuplaşma, tümüyle bir ABD’ci ve ABD’ci olmayanların kutuplaşması gibi görülebilir. Her iki gruba zaman içinde dahil olan, bir taraftan diğer tarafa geçen ülkeler göreceğimizi tahmin ediyorum.

Hiç yorum yok: