Bir vesile ile Kahire’de
iken Devlet Başkanlığı seçimlerine denk geldim, bazı izlenimlerim oldu.
Mısır’da ki bu son seçim
ve kampanyası bana iki konu hatırlattı
İlki, 1980’lerin
Türkiye’sinde askeri darbe sonrası yapılan seçimler. Birkaç on yıl geriye
gidersek, Kenan Evren cuntası darbeyi yapmış, Devlet Başkanı olmuş, sonrasında
yeni anayasa oylaması yapılarak, Türkiye’nin 7. Cumhurbaşkanı olmuştu. 4 Kasım 1983'te seçimlere iki gün kala TRT'de
üstü kapalı bir biçimde Anavatan Partisi (ANAP) lideri Turgut Özal'ı eleştiren
bir konuşma yaptı. Aslında bu hareketi ile askeri yönetimin güdümündeki
Milliyetçi Demokrasi Partisi'nin (MDP) oylarını artırmaktan çok askeri yönetime
duyulan tepkiyle Turgut Özal'ın oylarını artırmayı hedeflemişti. Ama konunun
anafikri, yaptığı darbe sonrası, demokrasiyi, insan haklarını, kazanımları,
özgürlükleri askıya alan bir darbeci komutan, kendi çalıp, kendi söylediği bir
seçimle cumhurbaşkanı seçildi, tasarladığı parlamenter sistemi ve siyasi
partileri de ülkenin merkezine çakmıştı.
Mısır’daki seçimlerin
bana hatırlattığı ikinci konu ise bir çocukluk anım. Türkiye’nin bir başka
dönemiydi. Iranlı yazar Samad Behrangi’nin Türkçe’ye çevrilmiş çocuk
kitaplarını okuyup beynimizin şekillendiği dönemler. O yıllardan bir çizgi
roman hatırlıyorum.
Hayali bir ülkede
seçimler yapılmaktadır. Ülke de tek aday vardır. Her yerde aynı ve tek adayın
afişleri asılı, kampanyalaları yapılmaktadır. Afişlerin bir kısmında adayın
sola bakan portresi, bazılarında sağa bakan portresi vardır. Kampanya şöyle
yapılmaktadır.
-
Oyunu sağa
bakan adaya ver.
-
Oyunu sola
bakan adaya ver
İzlenimlerime göre
Mısır’da da seçimler tam da bu şekilde yapılmakta. Heryer Sisi afişleri ile
dolu, belirgin bir rekabet olmayınca sokaklarda bir heyecan da yok. Bir rakip
aday var ama o da Sise’ye hayran olduğunu açıklayan bir Parti’den yapılan göstermelik
bir figür, Moussa Mostafa.
Herkes sonucu
kabullenmiş gibi. Oy verenlerin çoğunluğu daha yaşlı ve geleneksel kesim. Mısır
nüfusunun %61’i 30 yaş altında ve gençler oylamaya daha az ilgi gösteriyor.
Kahire’de bir kafe’de konuştuğum 19 yaşındaki Ahmad, 3 defa devalue olmuş Mısır
Pound’u yüzünden feci durumdaki eknonominin vurduğu gençlerden. Sadece ekonomik
beklentiler içinde olduğundan oylamaya katıldığını söylüyor.
Oylamaya katılımı arttırmak
için, en çok oy kullanılacak bölgelerde su ve kanalizasyon altyapısının
iyileştirilmesine öncelik verileceği, boykot edenlerin 500 Mısır Pound’u
yaklaşık 20 Avro ile cezalandırılacağı açıklandı.
Sisi’nin seçileceği
kesin ama katılımın yüksek çıkması, dolayısı ile gerçekten “seçilmiş” lider
olduğunu kanıtlamak için uğraşılıyor. Resmi basında sıraya girmiş oy kullanmayı
bekleyenler, gelin/damat olarak oy kullanan çiftler, tekerlekli iskemle ile
gelenlerin fotoları göze çarpıyor. Yine bir yemekte tanıştığım 22 yaşında,
ismini vermek istemeyen bir genç insana göre, oy verme istasyonlarında danslar
ve şarkılar eşliğinde oy veren yaşlı insanlar tarihten hiç birşey
öğrenmemişler. Heliopolis istasyonunun yakınında oturan bu genç oy
vermeyeceğini, çünkü kendisinin ve fikirlerinin bu ülke için bir önemi
olmadığını, bu denklemin bir yerinde oturmadığını, sesinin duyulmadığını
düşünüyor. Oy verenleri yargılamadığını ama liderlere bu şekilde sınırsız
özgürlük, “carte-blanche”, verildiğinde, bu liderlerin yaptıklarından yine
bizlerin sorumlu olacağını düşünüyor.
Seçilmesi garanti olan
ve Demokratik(miş) gibi duran kozmetik seçim, Sisi’nin ulusal ve uluslararası
görüntüsünü güçlendirmek için yapılıyor, biraz da adet yerini bulsun diye. Ama
sokaklardaki “yalaka” afişler gözden kaçmıyor. Google Translate ile çevirdiğim
bir afişi yine kafede ki gençler ile tartıştım.
Afiş, Sisi yanlısı bir
iş adamı tarafından hazırlanmış ve Kahire’nin en işlek yerlerinden, Tren
istasyonuna asılmış. Mesaj şu
“Sen, Sisi, Mısır’ın
Rüyasısın”
Gençler bunun çok yanlış
ve abartılı olduğunu düşünüyor ki, bu gençler oldukça milliyetçi sayılır
gördüğüme göre. Sisi’nin beklenen bir rüya, tanrısal bir figür olarak
gösterilmesi yerine, Mısır’ın 1000 yıllık rüyasını gerçekleştirecek biri olarak
gösterilmesini tercih ediyorlar.
Gençler bu durumu çok da
reddetmiyorlar. Sisi, Mısır’ı yöneten ilk askeri diktatör değil. Gamal Abdel
Nasser, Anwar Sadat, ve Hosni Mubarak gibi eski başkanlar hep asker kökenliydi.
1.2 Milyon Aktif personeli olan ordu’yu kontrol edebilen bir başkanın ülkeyi ve
ekonomiyi de yönetmesi bu anlamda kolay oluyor.
Bir başka yorum ise
aslında Sisi’nin, ekonomik koşullardan dolayı
popüleritesinin düştüğü ama insanların artık çaresizlikten oy verdiğini
söylemesi. Mısır’da her ülke de olduğu gibi gelir dağılımı zıtlığı zirve yapmış
durumda. Bir tarafta gösterişli AVM’ler, diğer tarafta Kahire’nin o eski,
kültür zengini ama bakımsız sokaklarındaki çöp yığınları, yorgun insanlar.
Gençlerin yaptığı bir isim
listesi liste var, Sisi’nin rakipsizliğini gösteren. Fotoğraf ve ses kaydına
izin vermediler o yüzden kağıda not alabildim ancak. Bakın Sisi’nin olası rakiplerinin
başına neler gelmiş:
1/ Ahmed Konsowa, albay,
başkan adaylığını açıkladıktan sonra 6 ay hapse mahkum olmuş.
2/ Sami Anan, emekli
albay, Sisi aleyhine kampanya yapınca 30 arkadaşı ve ailesi ile tutuklanmış.
3/ Eski Başbakan, Ahmed
Shafiq, kampanya yürüteceğini açıklayınca, Birleşik Arap Emirlikleri’nden
sürülmüş.
4/ Eski Başkan Sedat’ın
yeğeni de mevcut korku ikliminden dolayı adaylığını geri çekmiş.
5/ Sosyal medya
üzerinden kampanya yürüten Avukat, Aktivist, İnsan Hakları Temsilcisi, Khaled
Ali’de Anan’ın başına gelenlerden dolayı adaylıktan çekilmiş.
Sonuç olarak bu karşıt
görüşlülerin yaptıkları bir boykot çağrısı da var ki bu konuda seslerini yükselten
13 kişi tutuklanmış durumda.
Havalimanı yolunda taksici Hossam ile konuşuyorum.
Seçimleri 'monkey business' olarak adlandırıyor. Hossam'a göre Mısırlıların
%25'i oy vermeyecek. Sisi'yi sevmedikleri ve başka da alternatifleri olmadığı
için. Ekonomik olarak Mübarek'ten beri fiatların dört kat arttığını, Mısır'ın
doğal kaynaklar, kültür ve tarih gibi birçok alanda zengin bir ülke olmasına
rağmen, fakirleşmelerinin herkesi mutsuz ettiğini ama bunu herkesin içinde de
konuşamadıklarını söyledi. Ordu ve Polisi kontrol eden Sisi, aslında bir korku
imparatorluğu kurmuş durumda. 'Müslüman Kardeşler'in artık bir tehdit
olmadığını, destekçilerinin de etkisizleştirildiği görüşünde.
Hossam demokrasiye inanıyor ama ülkesi için bunun yakın gelecekte
olmayacağını düşünüyor.
Bütün bunları üst üste koyunca, Mısır seçimlerinin, yazının başında bahsettiğim çizgi romandan farkı yok. İnsanlar çaresiz, sessiz ve sindirilmiş. Alternatif basın ancak sosyal medyadan sesini duyuruyor.
Birgun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder