Birgün Haberi |
Giriş
Bir süredir, iş gereği
Afrika'ya seyahatlerim oluyor, Kara Kıta'yı daha yakından, farklı yüzleriyle
tanıma fırsatı buluyorum. Bu kapsamda seyyah olarak da bazı ülkelere ayrıca
vakit ayırmaya çalıştım ve Uganda'ya Ağustos 2017’de detaylı zaman ayırmaya
karar verdim.
Bir Doğu Afrika ülkesi olan Uganda herkese farklı şeyler çağırıştırıyor,
Türkiye'de çok da bilinen bir ülke değil.
Türkiye'de Uganda diyince akla birkaç şey gelirse bunlardan ilki futbolu
yakından takip edenlerin hatırlayacağı, 1994-1998 yılları arasında Bursaspor’da
oynayan Mususi ve onun bize armağan ettiği timsah yürüyüşüdür. Uganda'da da
diğer Afrika ülkelerinde olduğu gibi en sevilen spor dalı futbol. Özellikle
İngiliz Ligi yakından takip ediliyor. Manchester United ve Arsenal en
sevilenleri. Öyle ki, eşler farklı takımı tutuyorsa, aynı bizdeki gibi en
hafifinden tartışma sebebi olabiliyor.
Uganda diyince bir diğer akla gelen, “insan etini” çok sevdiği iddaa edilen
eski Uganda Devlet Başkanı İdi Amin Dada ve Entebbe Baskınıdır. Entebbe, yerel
Luganda dilinde 'oturacak yer' demek. Uganda Uluslararası Havalimanı’nın
olduğu, Viktorya Gölünün hemen kenarındaki önemli şehir. Bu ismi şef
Buganda'nın yaşadığı yer olduğu için vermişler. Entebbe’yi bize öğreten,
1976'da İsrail'in, Filistinli ve Alman teröristlerin kaçırıp, Uganda'nın
Entebbe şehrine indirdiği Air France’ın Tel Aviv-Paris uçağına yaptığı
baskındır. İsrail’den, 4000 km'yi kat eden, 100 İsrail Komandosu, 90dk içinde
100'den fazla rehineyi kurtarıp, teröristleri, Uganda Askerlerini öldürüp,
Uganda Savaş uçaklarını da tahrip ederek ülkelerine dönerler. Teröristleri
destekleyen İdi Amin çılgına döner, İsrail'e yardım eden Kenya'ya çok kızar ve
Uganda'daki yüzlerce Kenya'lıyı katleder.
Uganda’da görülesi yerlerin belli başlıları, dünyanın ikinci büyük gölü
“Kraliçe Viktorya”, özellikle Goril ve Şampanze’lerin korunduğu doğal yaşam
parkları, Ekvator çizgisi ve kıtayı boylu boyunca geçen Nil nehrinin kaynağı.
Kısa Tarihçe
Antik Roma'dan beri Nil'in
kaynağını bulmak isteyen diğer kaşifler gibi, iki ingiliz kaşif, Henry Morton
Stanley ve John Hanning Speke, 1850'lerde yola çıkar. Stanley yol sırasında
ağır bir hastalığa tutulur fakat Speke seyahate devam eder. Bu durum ileriye
dönük olarak arkadaşlıklarına zarar verir. Speke ilerleyip Nil üzerinde devasa
bir göle ulaşır. Buraya İngiltere Kraliçesi Viktorya’nın adını verirler.
Speke’a göre Nil Nehri’nin kaynağı buradadır ama yeterince kaynak ve delil
toplamadan Londra'ya dönerler. Speke bir kaza geçirir ve ölür. İki kaşif
arasında Nil'in kaynağının yeri konusunda bitmek bilmeyen bir husumet vardır.
Kaynağı bulamadan ölen Speke haklı çıkar, kaynak Uganda'da Viktorya gölündedir.
Fransız ve İngiliz
sömürgecilerin arasında gidip gelen Uganda uzun süre İngiliz sömürgesi olarak
kaldı. 68 yıllık İngiliz egemenliği 1962'de biter ve ülke bağımsızlığa kavuşur.
Uganda'nın verimli topraklarında kahve, çay, pamuk, meyve ve hayvan üretimi
gerçekleştirilir, zengin doğal kaynakları arasında petrol, doğalgaz, altın,
fosfat vardır.
Para
Uganda'nın para birimi
Uganda Şilini’dir. 1 ABD Doları, yaklaşık = 3600 Uganda Şilini’ne karşılık
geliyor. 1000'e bölünce bizim ABD Doları / TL kuruna yaklaşıyor. Kısaca en
kolayı, Uganda'da para alış verişi yaparken teklif ettikleri parayı 1000'e
bölün, Türk Lirası olarak düşünün. Sokakta, takside her teklif edilen fiatın an
az ¼’ünden pazarlığa başlayın, fiatları tatlı tatlı şişiriyorlar. Yarısını da
teklif etseniz kabul edilecektir.
Ulaşım
Keşfetmek için seyahat
ediyorsanız, yerel halk hangi ulaşım araçlarını kullanıyorsa onları kullanmaya
özen göstermek iyi olur. Yoksa çift katlı, üstü açık bir otobüsle, camekan
arkasından bakarak yapılan şehir gözleminden çok da öteye geçemezsiniz.
Her ülkenin kendine özel yerel ulaşım araçları var. Nasıl Küba'da Coco
Taksi, Zanzibar'da Dala Dala varsa, Uganda’da da Boda Boda (Mobilet) var. Her
yer Boda Boda dolu, el etmenize fırsat bırakmadan yanınızda bitiveriyorlar.
Seleleri şöför hariç 2 kişi alacak şekilde birazcık büyütülmüş. İki kişi, ufak
sırt çantaları ile şöförün arkasına binebilir. Yavaş ve emniyetli git diye
uyarmakda fayda var, daha dikkatli kullanıyorlar. Gerçekte şehir içinde el edip
de durdurabileceğiniz başka taksi de yok. Ya yürüyecek, ya da Boda Boda’ya
bineceksiniz. Trafikte “Buradan da geçilmez artık!” diyeceğiniz iğnedeliği gibi
yerlerden geçiyorlar. Üzerinizden sarkan birşey olmasa iyi olur. Motora iyi
binerim diyenlerin gelip bir de burada kullanması gerekiyor.
Şehirler arası ulaşımda “Taxi”ler var. Ama yanlış anlaşılmasın, bunlar
indi-bindi dolmuş olarak giden minibüsler. Yaklaşık 50km olan, Entebbe -
Kampala arasını ve 75km olan Kampala – Ekvator Çizgisi arasını bu 'Taxi'ler ile
kat ettik. Kucağında malları ile pazara giden bir adam, henüz bir yaşında bile
olmayan, sütten kesilmemiş bebeğini yol boyu emziren bir anne, yol boyu
yağmurda su alan bir minibüs, bangır bangır çalan müzik...
THY'nin Istanbul - Uganda uçuşu, Ruanda aktarmalı geliyor. Uçak dolu ama
Türkiye'den neredeyse kimse yok, herkes transfer yolcusu, çoğunlukla da
İngiltere'den. İngiliz Havayolları Londra - Entebbe hattını kapatmış. Uçak
sabaha karşı iniyor Entebbe'ye. Havalimanı'na 5dk mesafede Protea Hotel
yakınlık ve uygunluk açısından önerilir.
Türk vatandaşları için vize gerekiyor ve Ankara'da ki Büyükelçilikten
alınıyor.
Yeme İçme ve Notlar
Kesinlikle batılı
restoranlardan uzak durun ve yerel tadları deneyin. Uganda’da sokak yemekleri
çok yaygın. Zanzibar ve Uzak Doğu gibi, en garantili seçim ızgara olacaktır.
Tavuk, kırmızı et, domuz yenebilir. Izgaralara göz atmadan seçim yapmayın,
gözünüz tutmadıysa da bir sonraki ızgaracıya geçin, eti iyi pişirtin. Közde
mısır gibi, közde muz da çok var. Akşam üstü karanlıkta gitmeyin ki ne
yediğinizi görebilesiniz!. "Chapati" denen bir yemekleri de var.
Orjinali Hint, Pakistan, Nepal yörelerinden geliyor. Buraya nasıl gelmiş, ya da
oraya nasıl gitmiş ilginç. Bizim gözlemenin içine bir sürü acı/tatlı sos ve
yumurta kırılarak yapılıyor. 'Güçlendirilmiş Gözleme' gibi düşünün. Güvenli bir
atıştırmalık. Rolex burada zenginlik ve ayrıcalık simgesi bir marka olarak
değil, yenen birşey olarak biliniyor. En çok satan, yenen ve biraz da
diğerlerine göre azıcık pahalı olan farklı bir Chapati çeşidi. Hamurun içine
taze soğan, domates, vs doldurarak yapıyorlar, Sokakta 1000, lokantada 9000
Şilin. Yerel Bira 'Nile', %5.6 alkol ile güçlü ve sert bir lager birası 3500
Şilin. Ağır likörlerin her çeşidini de bulmak mümkün. Yine bir İngiliz geleneği
cin çok tüketiliyor ve kendi ürettikleri yerel markaları var.
Uganda, eski ingiliz sömürgesi olduğundan, çayı sütle içip, arabayı sağdan
kullanıp, ingiliz prizleri kullanıyorlar.
ATM kullanımı ilginç. ATM'den nakit para çekmek istiyorsanız yanınızda
muhakkak VISA uyumlu bir kart olması lazım. MasterCard hiç yaygın değil
bulmanız çok zor. Para bozdurmak için standart kural geçerli, havalimanı veya
otelleri tercih etmeyin. Döviz büroları, komisyon almadan daha uygun kur ile
çeviriyorlar.
Entebbe
Entebbe'de görülecek en
önemli yer, Uganda Doğalhayat Parkı ve Eğitim Merkezi. İngilizler, Ugandayı ilk
işgallerinde burayı idari merkez olarak kullanmış. Sonrasında hayvanların doğal
hayatlarında yaşadığı kafessiz bir hayvanat bahçesi, üretim, rehabilitasyon ve
eğitim merkezine dönüşmüş. Eğitim derken, hayvanların değil, insanların doğal
hayat ve türlerin korunması hakkında ki eğitimleri!... Burası hayvanların
kafesler içinde tutulduğu klasik bir hayvanat bahçesi değil. Örneğin yaklaşık
1km’lik orman yürüyüşünde Kelebekleri, Kuşları, Kertenkele’leri izleyip,
Gergedan, Fil, Arslan, Çita, Vaşak, Antilop, Zebra, Devekuşu vb diğer
hayvanları doğal ortamlarında gözleyebilirsiniz.
Afrika'da türleri tehdit altında olan canlılar, kanunsuz hayvan ticaretinin
mağdurları burada gözetim altında rehabilite ediliyor, üretiliyor ve yeniden
doğal hayatlarına gönderiliyor. Gönüllü çalışanların ve sponsorların desteği
ile ayakta kalan merkezin girişinde, hangi hayvana hangi kurumun destek
olduğunu gösteren bir pano karşılıyor sizi. Nepal'de sokaklarda gezen küçük
maymunlar burada heryerdeler ve tabii ki şempanzeler.
Şempanzeleri oturup izleyince, davranışlarına pek de şaşırmıyor insan. Alan
hakimiyetini kurup kimseyi o alana yaklaştırmayanlar, grubun komiği,
şakacıları, ağır abileri, çocuğunu koruyan anneler, bir köşeye çekilip sessizce
uyuklayanlar, yemek dağıtımı sırasında saldırganlaşanlar kendi dışındakilerin
yemeğine sulananlar, hiç birşey yapmayıp payına düşeni kabul edenler... Aynı
insanoğlu!
Ekvator Çizgisi
Kampala'nın yaklaşık
70km. güneyinden ekvator çizgisi geçiyor. Yaşı geçkin olanlar hatırlar, 7'den
77'ye de Barış Manço'nun yaptığı 'ekvator' testini burada yapabilirsiniz.
Kuzey'de saat yönüne dönen su, Güney'de saat yönünün tersine dönüyor ve sadece
bir adım atarak Güney'den Kuzey'e geçiyorsunuz.
Ekvator çizgisine varmak için, Kampala içindeki 'New Taxi' otogarına
gitmelisiniz. Masaka yönüne giden otobüsler şansınız varsa 2.5-3 saatte sizi
'Ekvaktor Çizgisi'ne ulaştıracaktır. Zanzibar'daki gibi bizi kazıklamaya
çalışmadılar bu defa. Kampala – Ekvator Çizgisi arası 10000 Uganda Şilini.
Otobüsü durduran beyaz kıyafetli polise harçlığını verip yola devam eden şöför,
Mola yerinde camlardan içeri uzatılan yiyecekler, satmak için ağzınızın içine
uzatılan muzlar, kızarmış etler, çipatalar, birden bire 3 kişilik yere 4-5 kişi
sığmak zorunda kalmanız... Şartlar zor ama kiminle konuşsanız aynı cevap 'This
is Africa'. Bu zor şartlara rağmen hiç dilenci görmedik. Herkes birşeyler
satmaya çalışıyor, biraz ısrarcılar ama dilenmiyorlar. Turizmin daha yaygın
olduğu coğrafyalarda, örneğin Küba, Zanzibar vb., insanlar bir değer üretmeden,
dilenerek, kolay yoldan turizm üzerinden para kazanmayı da deneyebiliyorlar. Turizmin
artışı ile dilencilik doğru orantılı olsa gerek.
Ekvator Çizgisi, yol kenarında bir mola yeri gibi işaretlenmiş, çevresinde
temiz, güzel 3-4 tane lokanta ve hediyelik eşya dükkanları var. Burada
isterseniz size yukarıdaki su testini yapacak ve bir de sertifika verecek
birileri var ama kendiniz de kolayca yapabilirsiniz. Burada 1-1.5 saat
geçirebilirsiniz. Kahve içip birşeyler atıştırmak için en dipteki kırmızı
badanalı kafeyi öneririm. Kahvesi çok lezzetli ve kazandıkları parayı
çocukların AIDS/HIV tedavisinde kullanıyorlarmış.
Kampala - Mengo Sarayı
"İnsanlara
liderlerini sevmeyi öğretmelisiniz" demiş İdi Amin ama kullandığı yöntemler
yüzünden önce kendi halkı tarafından hiç de sevilmemiş.
Kampala'da, 1971-79
arasınds Devlet Başkanlığı yapan İdi Amin'in izini de aradık. "Uganda
Kasabı" olarak bilinen Idi Amin Dada despotik, vahşi yöntemleriyle
tanınan, Afrika'nın özgürleşme dönemlerinde yaşamış en ünlü ve bilinen
diktatörüydü. Amin 1971'de darbe ile başa geldiğinde, 8 yıllık dönemde 100,000
- 500,000 arasında muhalifi öldürdüğü ya da işkenceden geçirdiği biliniyor.
Mengo Palace bu izleri görmek için gidilecek çok üzücü bir yer Kampala'da.
Modern görünümlü bir saray ve mimarisi İngilizlerin hediyesi. Burayı önemli
yapan, sarayın altındaki zindan odaları. İdi Amin sonrasında Başkan Obote
tarafından da aynı günahlar için kullanılmış.
Kurbanlar gözleri bağlı olarak getirilip, saatler boyu yürütülürmüş ki hala
sarayın içinde ve Kampala'da olduklarını bilmesinler diye. İşkencehaneler
birkaç katlı ve su ile çevrili, bot ile geçiliyor, önlem olarak suya elektrik
veriliyor. Zanzibar'daki köle odalarına benziyor. Açlık, susuzluk var, oksijen
yok. Kendini elektrikli suya atıp intahar eden çok olmuş. Duvarlarda notlar var
"Obote, beni öldürdün ama ya çocuklarım!"
Nil’in Kaynağı
Uganda'nın güneyindeki
Jinja, Nil nehrinin kaynağının olduğu kasabanın adı. Coronation Park'da burayı
keşfeden İngiliz kaşif John Hanning Speke için yapılan küçük bir bahçe ve anıt
var. Gölün altındaki faylardan su çıkıyor ve bu sular Nil'in %2sini oluşturuyor,
%98'i de Victoria gölünden geliyor. Buraya günü birlik gelip, rafting yapmak ya
da birkaç gece konaklayarak çevre gezileri de yapmak mümkün.
Uganda insanları, coğrafyası ve kültürü ile güzel bir ülke. Dikkat etmek
koşulu ile güvenli de bir ülke. Hayatın daha yavaş yaşandığı, yerelliklerle
kaynaştığınız ölçüde daha çok tad alacağınız bir coğrafya. Uganda’yı diğer
birçok Afrika ülkesi gibi, Avrupa ve Amerika’dan ayıran tarafı, şehir
turizminden çok, doğa turizmine yönelmiş olmasıdır. Daha uzun ve geniş
planlanmış bir Afrika turunun içinde kesinlikle yer alması gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder