5 Kas 2011

ABD’de ve Birleşmiş Milletler’de yeni bir şey yok!





Bu yıl, ABD’nin Küba’ya uyguladığı ekonomik, ticari ve finansal ambargonun 52. Yılı. Uluslararası topluluğun, özellikle Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun, ambargonun kaldırılmasına yönelik genel olumlu tavrına rağmen, kuşatma devam ediyor. Obama hükümetinin bazı olumlu adımlar atması, mevcut ABD yasalarındaki Küba karşıtı karmaşık maddeler ve düzenlemelerin varlığını değiştirmiyor. Bu yasa ve yaptırımlar yüzünden, Küba ve ABD arasında serbestçe ithalat/ihracat yapılamıyor, Küba uluslararası ticaret yaparken ve birikimlerini değerlendirirken ABD Doları kullanamıyor, ABD merkezli bankalardan, IMF ve Dünya Bankası’ndan kredi alamıyor, 3. ülkelerdeki ABD iştiraki firmalarla ticaret yapamıyor. Daha da önemlisi bu kanunların dolaylı etkilerinden dolayı, 3. Ülkelerdeki iş insanları, ABD’nin karalistesine girme riski yüzünden Küba’ya yatırım da yapamıyor. Örneğin, Florida senatörü Bill Nelson’un öncülük ettiği bir grup bürokrat, kalkıp Madrid’e giderek, İspanyol Petrol şirketi Repsol’un, Küba sularında yaptığı petrol arama faaliyetlerini durdurmak istediler. Bu ve benzeri onlarca girişim dolaylı ticareti bile çok zorlaştırıyor.

Ambargonun 52 yıllık tarihi boyunca, Küba ekonomisine verdiği zararın 104 Milyar USD olduğu tahmin ediliyor. Bu kadar büyük etkinin nasıl olabileceğine yakından bakılırsa;

1) ABD ve Küba arasında her türlü mal, hizmet ithalat/ihracatı, birkaç istisna ve çok katı kurallara bağlı kalmak şartıyla mümkün değil. Küba limanlarına uğrayan herhangi bir ülkeye ait ticari bir geminin, 180 gün boyunca ABD limanlarına girişi yasaktır.
2) ABD merkezli bir şirketin, başka bir ülkedeki yan şirketinin dahi, Küba ile ticaret yapması, ürünlerini Küba’ya göndermesi, finansal işlem yapması yasaktır. Örneğin ABD merkezli bir yazılım şirketinin, Türkiye’deki temsilciliği, Küba’ya yazılım ihracatı, hizmeti veya desteği yapamaz.
3) Küba’nın ABD dışındaki ülkelerle yaptığı finansal işlemler, ABD tarafından bu ülkelerdeki bankacılık sistemine yapılan “tavsiyeler veya zorlamalar” ile zorlaştırılmaya çalışılmaktadır. ABD açıkça aba altında sopa göstermektedir.
4) ABD vatandaşlarının Küba’ya seyahat etmesi, çok özel istisnalar ve kurallar bütünü dışında, kanunla ve resmi olarak engellenmiştir.
5) ABD, Küba’nın yönetim biçimine müdehale etmek, adadaki sosyal ve ekonomik düzenlemelere karşı müdahil olmak için, ambargoyu bir araç olarak kullanır. BM’de yapılan bütün oylamalar dahil, ambargoyu hafifletecek bütün önerilere yıllar boyunca karşı çıkar.
6) 14 Ocak 2011’de ABD Hükümeti tarafından, Akademik İlişkiler, eğitim, kültürel ve dini konularda ki seyahatlerde ABD vatandaşlarının seyahat yasaklarının kaldırılması, ABD vatandaşlarının, Küba’ya belli miktarda para transfer edebilmesi ve ABD Havalimanlarından Küba’ya “charter” seferlerin yapılmasına dönük düzenlemeler olumlu gelişmeler olsa da yeterli değildir.
7) 14 Ocak düzenlemeleri asla kuşatmayı kaldırmaya yönelik değil, ABD’nin dünyada ki görüntüsünü olumluya çevirmek için yapılmış düzenlemelerdir. ABD Vatandaşları, Anayasal hakları olan seyahat özgürlüğü’nden yoksundurlar.

ABD’nin, Küba Ambargo’sunu “legalize” ettiği kanunlarına yakından bakılırsa

1) Trading with the Enemy Act (TWEA):1917’de kabul edilen bu kanun, ABD’nin savaşta olduğu ülkelerle ticaretini düzenler. Küba’ya karşı ambargonun 1962’de yürürlüğe giren ilk düzenlemeleri bu kanuna dayandırılmıştır. Eylül 2010’da Obama bu kanunun daha da genişletilmesini istemiş, Dış İşleri Bakanı Hillary Clinton ve Hazine Bakanı’nın destek verdiği bu yeni genişleme düzenlemesi, Küba’ya yönelik ambargonun ABD ulusal çıkarlarına faydalı olacağını teyit etmiştir.
2) Foreign Assistance Act:1961’de yapılan bu düzenleme ABD Başkanı’na ticari ambargonun devamlılığı için bütün yetkileri kullanma hakkı verir. Ayrıca Küba Hükümetine her türlü yardımın yapılmasını yasaklar
3) The Export Administration Act (EAA):1979’da yapılan yeni düzenlemelerle birlikte ABD’nin ihracat kurallarını düzenleyen bu kanun, ABD Başkanı’nın, ihraç edilmesi durumunda ülkenin ulusal güvenliğini tehdit edebilecek bütün ticari malların ve teknolojik ürünlerin ülkeden çıkışını izleme ve gerektiğinde müdehale etmesine imkan hakkı verir.
4) Cuban Democracy Act (CDA):Torricelli Düzenlemesi olarak bilinen bu kanun 1992 yılında Bush döneminde kabul edilmiştir. 3. Dünya ülkelerinin Küba ile ticaretine dolayı yaptırımlar getiren, başka ülkelerin gemilerine 180 günlük ABD Liman yasağı getiren düzenlemenin kendisidir.
5) Cuban Freedom and Democratic Solidarity Act:Helms-Burton düzenlemesi olarak da bilinen bu kanun 1996’da Bill Clinton tarafıdan onaylanarak, adada yapılacak uluslararası yatırımları engelleyecek yaptırımlar içermektedir. Küba’ya yatırım yapan firmaların yöneticilerinin ABD’lerine girişine engellemeler ve zorluklar çıkartır.

Görüldüğü gibi ABD’de ki Başkan’ın Cumhuriyetçi veya Demokrat olmasının, Küba açısından bir farkı yok.

2010 yılında bir Hollanda Bankası olan ABN Amro’ya, ABD tarafından 500 Milyon Dolar’lık bir dava açıldı. Bankanın suçu Küba’nın ticari işlemlerine aracılık yapmasıydı.

Internet’te ödeme, kredi kartı ve bankacılık işlemlerine aracılık eden Paypal şirketi, İrlanda’daki Küba’ya Destek Organizasyonu’nun topladığı bağışları ödemeyi yukarıdaki ABD kanunlarına dayandırarak geri çevirdi.

Bunlara örnek çok daha fazlasıyla var. Uluslararası topluluğun ve ABD vatandaşlarının artan bütün iyi niyetli taleplerine rağmen ABD bu ambargoyu, Uluslararası Kanunlara karşı olmasına rağmen, bütün katı yaptırımlarıyla yaşatmaya tek taraflı olarak devam ediyor.

http://www.latinbilgi.net/index.php?eylem=yazi_oku&no=3752

http://www.kahvemolasi.com/sayilar/20111111.asp#cuneytgoksu


Hiç yorum yok: