1 Mar 2004

Muhtar Cem Karaca




Muhtar Cem Karaca’yı, “Tamirci Çırağı”nın, “Emrah”ın babasını, Türk Rock müziğinin gelmiş geçmiş en "heybetli" sesini, aramızdan ayrılışının birinci yıldönümününde anıyor, dinliyor, söylüyor ve çalıyoruz.

Cem Karaca, 5 Nisan 1945'de, II. Dünya Savaşının son zamanlarında, Sovyet Birlikleri’nin Berlin’e girdiği günlerde, İstanbul’da dünyaya geldi. Her ikisi de tiyatro sanatçısı olan Toto Karaca (İrma Felekyan)’yla Mehmet İbrahim Karaca evliliklerinin altıncı yılında Cem’i, dünyaya getirdiler.

Orta eğitimini Robert Kolej’de tamamlayan Cem Karaca ilk müzik eğitimini, annesinin teyzesi Rosa Felekyan'dan, piyano başında aldı. Asıl keşfedilişi, henüz 14 yaşındayken, kız arkadaşını etkilemek için söylediği “Johnny Guitar” isimli parçayla oldu; kız etkilenmemiş, fakat Toto Karaca, Cem’in şarkı söyleyişindeki “farkı” farketmişti!

Okul-ev-tiyatro kulisleri arasında gidip gelirken, müzik zevki de rock'n roll üzerine yoğunlaşıyordu. 1962’de, 16 yaşındayken, bir arkadaş ortamında, Beyoğlu Spor Klübü’nde sahneye davet edildi. Bu tarihten sonra, dört arkadaş "Dinamitler" adıyla, İlham Gencer’in desteğinde, sahne almaya başladılar. “Dinamitler” çabuk dağıldı, arkasından “Cem Karaca ve Bekledikleriniz", "Cem Karaca-Jaguarlar" grupları kuruldu ve dağıldı. Cem’in söylediğine göre Jaguarlar, "papağan gibi Elvis Presley taklidi yapan" bir oluşumdu. 1965'in Kasım'ında Antakya 121. Jandarma Er Eğitim Alayı'ndaki askerlik hizmetine kadar rock'n roll & beat tarzından şaşmayan, henüz Anadolu’yla tanışmamış bir müzik kariyeri vardı Cem’in.

Askerliği sırasında Anadolu'ya yakınlaşmasının yanısıra, bir asker arkadaşının saz çalışından etkilenerek, daha önce son derece “ilkel ve sıkıcı” bulduğu bu müziğin, aslında onun o anki gerçek duygularını yansıttığını, ve hiçbir batı müziğinin, o sazın içerdiği duyguları içeremeyeceğini anladı. Anadolu kültürünü araştırmaya koyuldu; Aşık Mahsuni Şerif gibi değerli halk ozanlarıyla tanıştı.

Cem Karaca’nın profesyonel müzik yaşamı, askerlik dönüşü, "Apaşlar" grubunun solistliğiyle başladı. 1967 yılında Hürriyet gazetesinin düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasına katılan grup, sözleri Aşık Emrah'a, bestesi Cem Karaca'ya ait olan “Emrah” isimli parçayla ikinci oldu. Askerlikte karşılaştığı Anadolu gerçeği, yavaş yavaş fikirlerine ve düşüncelerine yansımaya başlamıştı. Bu dönemde Cem Karaca iki kulvarda öne çıktı:

Biri, Pop müziğin alışılmış formlarına bağlı fakat, güzel şarkı sözleriyle desteklenen; diğeriyse, Anadolu ezgilerinin Rock’la buluştuğu farklı yorumlardı. Bazı parçaların sözlerinde toplumsal gerçekler, yaşananlar yansıtılmaya başlandı. Tepkiler, isyanlar ve Cem Karaca’nın mükemmel yorumuyla şarkılar, insanlar arasında çok yol katetti.

Altın Mikrofon’la başlayan profesyonel dönemin ilk plağı, 1967 Haziran'ında piyasaya çıktı "Hudey". Pir Sultan Abdal'a ait bu türkünün rock'n roll-beat tarzındaki yorumunda, adeta kükreyen bir Cem Karaca görülür. Grup, Ağustos ayına doğru ikinci plaklarını, "Emrah"ı, kaydetti. Bu plakta, Karaca'nın, sesine daha hakim olduğu hissedilir.

Plak satışlarından, özellikle de Anadolu turnesinden biriktirdikleri 45.000 lira ile Avrupa'ya gitmeye karar verdiler. Almanya'da Ferdy Klein Orkestrası'yla çalışarak müzikal altyapılarını iyice güçlendiren Apaşlar, 1969’un sonuna kadar sağlam ve başarılı eserler ürettiler. 1968 Ağustos’unda, Türkofon imzalı üç 45'lik piyasaya çıktı: "Emrah 1979", "Resimdeki Gözyaşları", "Tears". Apaşlar'ın, bu "dönüş" 45'liklerinin en büyük özelliklerinden biri, stereo teknolojisiyle kaydedilmiş olmalarıydı. Türkiye'deki pikaplar monoyken, plak fabrikalarında stereo kalıp bulunmazken yapılan ve stereo sistemlerin ithaliyle gerçekleştirilen bu kaydın, stereo ses sisteminin ülkede yaygınlaşmasında, büyük etkisi olmuştur. Bu tarihten sonra, gitarist Mehmet Soyarslan ve Cem Karaca arasında doğan bazı politik anlaşmazlıklar sonunda, Cem Karaca ve Apaşlar grubu dağıldı. Bu grubun dağılmasından sonra Cem Karaca, kafasındaki sol söylemiyle ve doğulu kimliğiyle, Rock müzik yapma düşüncesini gerçekleştirmek üzere, Apaşlar'ın basçısı Seyhan Karabay’ı, genç ve yetenekli bir gitarist olan Ünal Büyükgönenç’i, davulcu Hüseyin Sultanoğlu’nu ve Almanya'dan getirdiği gitarist Alex Wiska’yı biraraya getirdi. “Kardaşlar” böyle doğdu.


Bu dönemde yaptıkları müzikle Anadolu Rock tarzını yaratıp, toplumcu kimliği belirgin bir biçimde ön plana çıkartarak, 12 Mart döneminin baskıcı atmosferine karşı durdular. Kardaşlar ilk önemli çıkışını, 1970 Kasım’ında “Dadaloğlu” 45’liğiyle yaptı. Alex Wiska gruptan ayrıldıktan sonra, Fehiman Uğurdemir'le kadrolarını tamamlayıp çalışmalarına devam ettiler.

1972 yılında son 45'likleri "Askoros Deresi" ni dolduruyorlardı. Cem Karaca, müzikal olarak devamlı bir arayış içindeydi; ve Kardaşlar bu arayışlarına yanıt vermekte yetersiz kalmaya başlamıştı. Gençlik hareketlerinin hızla büyüdüğü bu dönemde, toplumsal değer yargıları hızla değişiyor ve yeni özgürlük talepleri, aktif bir siyasi mücadeleyle aynı hızla bütünleşiyordu. Müzik, artık güzel sanat olmaktan öte, farklı bir görev üstlenmişti. Bir süre sonra, Cem Karaca ve Kardaşlar tıkanmanın eşiğine geldiler. Türk müzik piyasası ilginç bir değiş tokuşa şahit oldu. Cem Karaca, Kardaşlar grubundan ayrılıp Anadolu Pop'un güçlü fakat sound’u daha farklı olan Moğollar'la birleşirken, Kardaşlar'da, o dönemliğine konserlerde solistlik yapmak için Moğollar'la anlaşmış Ersen Dinleten'i, gruplarına dahil etmişlerdi.

Cem Karaca-Moğollar adıyla, Şubat 1973'te ilk plakları "Obur Dünya"yı, ardından da Temmuz 1973'te ikinci plakları "Gel Gel" i çıkardılar.

Grubun üstün popülaritesine rağmen, ne "Obur Dünya" ne de "Gel Gel", listelerin zirvelerine tırmanamadı. "Gel Gel" çıktığı sırada, grup içinde bir takım kutuplaşmalar başlamıştı. 60’ların sonlarından beri, sol politikalara giderek daha da bağlanan Karaca, sosyalizm ve uzantıları hakkında daha ciddi araştırmalara başlamış, "köylü sosyolizmi"ni benimsemiş ve "sanat halk içindir" savına tümüyle bağlanmıştı. Bu değişim sürecinde, "Hey" dergisi tarafından "Pop müziğin namusunu yine Cem Karaca kurtardı" ibaresiyle övülen, son Cem Karaca-Moğollar plağı olan "Namus Belası", 1974 Ocak'ının son günlerinde piyasaya çıktı. Cahit Berkay’ın Fransa’ya gitmesiyle Moğollar dağıldı.


Cem, 1974 Nisan'ının ortasında Türk Rock tarihinin belki de en önemli süper grubunu, kendi müzikal kariyerinin de en önemli, radikal ama olgun dönemlerinden birini yaşayacağı, "Dervişan"ı kurdu. Çalışmalarının neredeyse hepsinde, dolaylı veya doğrudan bozuk düzene eleştirileri vardı. Politik baskının dorukta olduğu bu yıllarda, dinleyenlerini, bozuk düzene karşı bir kavgaya davet edip durdu. Bu dönem içinde bu politik çizgiyi sürdüren başka müzisyenler de olmasına rağmen, müzikal açıdan en büyük misyonu Cem Karaca üstleniyordu. Cem Karaca’nın, bu grubu kurarkenki esas amacı Kardaşlar ve Moğollar'daki Anadolu Rock tarzına devam etmekti. Fakat, gruba yeni giren basçı Oğuz Durukan ve Klavyeci Uğur Dikmen'in, İsveç'te, Asia Minor Mission isimli grupta uzun süre yaptıkları batı progressive rock müziği konusunda deneyimli, Anadolu Rock konusunda deneyimsiz olmaları, bu grubun sound’unun batıya kaymasına sebep oldu. Dervişan, politik-rock yapmanın yanısıra İngiltere'de King Crimson, Yes, Emerson Lake&Palmer gibi grupların öncülük ettiği progressive rock müziğinin, Uğur Dikmen ve Oğuz Durukan gibi ustalar sayesinde, Türkiye ile tanışmasında önemli rol oynamıştır.

"Tamirci Çırağı" ve “1 Mayıs” bu dönemde ortaya çıktı. “Tamirci Çırağı", Cem Karaca'nın sol söyleminin, ilk kez derin bir vurguyla müzik ve sözlere yansımış haliydi. Cem’in heybetli vokal yorumu, Dervişan’ın üstün performansı, parçanın sonuna doğru "işçisin sen işçi kal, giy dedi tulumları" dizeleriyle şahlanan parça, 1975’in en önemli hitlerindendi.

Cem Karaca, Dervişan’la son LP’ini, 1977 Mayıs'ının sonlarında, Erkin Koray'ın "Elektronik Türküler" albümüyle beraber, sekiz aylık bir çalışmanın ürünü olan ve Türk Rock'ının en tepesine yerleşen "Yoksulluk Kader Olamaz"ı yayımladı. Artık gündemdeki tek gruptular ve ülkenin durumuyla doğru orantılı olarak, daha da politize oluyorlardı. Urfa'da verilen bir konserden sonra, konserin düzenleyicisi CHP Gençlik Kolları Başkanı olan öğrencinin dövüldüğü haberi gelince, Tamer Öngür, Dervişan’dan ayrıldı. Enternasyonel bir devrim marşı niteliği kazanacak olan "1 mayıs" adlı plak, 1977 Aralık'ında piyasaya çıktı; yayınlanmasından birkaç hafta sonra, Cem Karaca hakkında dava açıldı ve plak toplatıldı. Dava haberi gelmeden çok kısa bir süre önce de, 1978 Ocak'ının ortalarında yaptıkları işin, politik açıdan “çığrından çıktığını” düşünen Sefa Ulaştır ve Uğur Dikmen, Dervişan'dan ayrıldılar.

Dervişan'ın dağılmasından sonra Cem Karaca, 70'lerdeki son grubu olan “Edirdahan”ı kurdu ve bu grupla Safinaz’ı yaptı. Cem, bu albümde Nazım Hikmet ve Ahmet Arif’in iki uzun şiirini besteledi. Barış Manço-Kurtalan Ekspresi'in yaptığı “2023” ile birlikte, bu albüm, Türkiye'nin sayılı senfonik rock albümlerindendir.

Cem, 1979’da Almanya’ya gitti. 1980 askeri darbesinin yaptığı “geri dön” çağrısına uymadığı için vatandaşlıktan çıkartıldı. 7 yıl süren bekleme döneminden sonra, 1987’de yurduna ve müziğine geri “döndü”. 70’lerdeki radikal söylemlerinden uzak olmasına rağmen, müzik ruhundan ödün vermeden, üretmeye devam etti. "Merhaba gençler ve her zaman genç kalanlar" , "Töre" , "Yiyin efendiler", "Nerde kalmıştık" ve "Bindik bir alemete, gideyoz kıyamete" albümlerini yaptı. “Ağır Roman” filminde yeniden yorumladığı "Resimdeki Göz Yaşları"yla müzik gündeminin ortasına yerleşti. Son albümündeyse Moğollar ve Kurtalan Ekspres’le çalıştı. Kahpe Bizans filminde yer alan Cem Karaca, bu filmin soundtrack’ında 3 şarkı seslendirdi.


Değişen Türkiye gibi onda da değişiklikler oldu. Yapılan bir söyleşisinde “Eskiden siyah ve beyaz vardı; ama artık, ben gri tonlardayım” dedi. Bir pazar sabahı 8 şubat 2004’te, “Aydooossss” diyerek göç eyledi aramızdan. Cem Karaca, müzik felsefesinden hiç ama hiç ödün vermedi. Toplumsal sorunlar ve sevgi, Anadolu ezgileri hep müziğinde yer aldı. Söylemek istediklerini, son ana kadar, hep müzik yoluyla iletti, almak isteyenler aldı. Türk Rock müziğinin ve “Anadolu Rock” ezgilerinin en güzel yorumcusu ve “güçlü” sesi oldu.


Cem Karaca Diskografisi

Apaşlar:
1) Emrah / Karacaoğlan (1967)
2) Hudey / Vahşet / Bang Bang / Shakin' All Over (1967)
3) Emrah / Hücum / Karacaoğlan / Ayşen (1967)
4) Ümit Tarlaları / Anadolu Oyun Havası / Suya Giden Allı Gelin / Nasılda Geçtim? (1967)

Apaşlar-Ferdy Klein orkestrası:
1) İstanbul'u Dinliyorum / Oy Bana Bana (1968)
2) Oy Babo / Hikaye (1968)
3) İstanbul / Why (1968)
4) Emrah 1970 / Karanlık Yollar (1968)
5) Resimdeki Gözyaşları / Emrah (1968)
6) Resimdeki Gözyaşları / Şans Çocuğu (1968)
7) Tears / No , No , No (1968)
8) Ayrılık Günümüz / Gılgamış (1969)
9) Zeyno / Niksar (1969)
10) Bu Son Olsun / Felek Beni (Karacaoğlan III) (1969)

Ferdy Klein Orkestrası ile solo çalışmalar:
1) Emmioğlu / O Leyli (1970)
2) Kendim Ettim Kendim Buldum / Erenler (1970)
3) Adsız / Unut Beni (1970)
4) Muhtar / Baba (1970)

Kardaşlar:
1) Dadaloğlu / Kalender (1970)
2) Oy Gülüm Oy / Kara Sevda (1971)
3) Tatlı Dillim / Demedim mi? (1971)
4) Kara Yılan / Lümüne (1971)
5) Acı Doktor (Kısım 1) / Acı Doktor (Kısım 2) (1971)
6) Kara Üzüm / Mehmet'e Ağıt (1971)
7) Askaros Deresi / Üryan Geldim (1972)

Moğollar:
1) Obur Dünya / El Çek Tabib (1973)
2) Gel Gel / Üzüm Kaldı (1973)
3) Kardaşlar - Apaşlar LP (1973)
4) Namus Belası / Gurbet (1974)
5)Cem Karaca'nın Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar ve Ferdy Klein Orkestrası'na Teşekkürleriyle LP (1974)

Dervişan:
1) Beyaz Atlı / Yiğitler (1974)
2) Tamirci Çırağı / Nerdesin? (1975)
3) Nem Kaldı LP
4) Mutlaka Yavrum / Kavga (1975)
5) Beni Siz Delirttiniz / Niyazi (1975)
6) Parka / İhtarname (1976)
7) Parka LP (1977)
8) Yoksulluk Kader Olamaz LP (1977)
9) Mor Perşembe / Bir Öğretmene Ağıt (1977)
10) 1 Mayıs / Durduramıyacaklar Halkın Çoşkun Akan Selini (1977)

Edirdanan:
1) Safinaz (1978) LP; CD(1994)

Solo çalışmalar:
1) Hasret (1980)
2) Bekle Beni (1982)
3) Die Kanaken (1984)
4) Merhaba Gençler Ve Her Zaman Genç Kalanlar (1987)
5) Töre (1988)
6) Yiyin Efendiler(1990)
7) Nerde Kalmıştık ? (1992)
8) Bindik Bir Alamete Gedeyoz Kıyamete (1999)

Hiç yorum yok: