25 Kas 2009

Kübik çalışanları, birleşin!




İçinde bulunduğumuz dönem ve yaşanılan vahşi kapitalist süreç, tam da sendikaların, beyaz yakalıları bir çatı altında toplayıp sendikalaştırması için en uygun zamandır.

Acaba sizi temsil edeceğini söyleyen sendikanın, kübiğinize uğrayıp sizi ikna etmeye çalışması zamanı gelmemişmidir? Çoktan gelmiştir!

Bakın YeniDünya’da durum ne;

Uzun süredir fabrikalarda organize olmuş, mavi yakalı kol işçilerinin haklarını savunan sendikaların, kongre ve başkanın da desteğini aldıktan sonra yeni bir hedefi var artık; beyaz yakalı profesyoneller! Obama’nın bu konuda sözde değil, özde davranıp, Ulusal Çalışma Konseyi ziyaretinden sonra üstelik bir de program açıklaması konuya ilgiyi oldukça arttırdı.

1950’den beri sendikalara üye olan çalışanların sayısında ciddi düşüş var. Tahminlere göre özel sektörde çalışanların sadece %7’si sendikalı. Fakat ABD’de işsizliğin tarihi rekor yapması ve devletin de sendikalaşmaya olan ilgisinden dolayı bu rakamın yükseleceği tahmin ediliyor. Cornell Universitesinden Çalışma Tarihi profesörü Bay Daniel’e göre, “Geleneksel olarak, beyaz yaka çalışanları bireysel profesyonelliklerine, sıkı iş disiplinlerine güvenerek ve dayanarak başlarının çaresine baktılar ve sendikalardan uzak durdular. Profesyonel çalışanlar ve işverenleri arasındaki ilişki güven ve karşılıklı çıkarlara dayanıyordu. Üretken oldukları sürece ödüllendirileceklerini biliyorlardı. Fakat milyonlarca beyazyakalının işlerini hızla kaybetmesi veya kalanların da daha çok çalışıp, daha az kazanmaları sonucu ABD’nin kübiklerinden farklı sesler çıkmasına sebep oldu. O eskiden beri sahip oldukları sadakat ve aidiyet duygusu yerini korkuya ve güvensizliğe bıraktı. Artık bu korkuda yavaştan yerini kızgınlığa terkediyor. Böylece beyaz yakalı profesyonellerin sendikalaşma sürecine ister istemez yakınlaşmasını sağlayan doğal bir süreç başlıyor”

“Yönetim ve Profesyoneller arasında ki ilişkiyi de artık üst yönetimin kuralları belirlemiyor. Borsa’ya kote şirketlerin yönetim politikaları direkt yatırımcının verdiği hedeflerle belirleniyor. Yöneticiye de bunları uygulamak düşüyor. Dolayısıyla yöneticilerin bu profesyoneller üzerinde “şirket sadakati” poltikası ile ikna gücü de artık anlamını yitirmiş durumda.”

ABD’de bunlar olurken, bizim beyaz yakalı, mühendislerimizin, bankacılarımızın, idari işlerde çalışan profesyonellerin ve daha birçok plaza insanının takkeyi önüne alıp düşünme zamanıdır. İşimizi son derece kaliteli ve disiplinli yapmamız, profesyonel olmamız o işde kalacağımız anlamını taşımıyor ve bir gün kendimizi kapının önünde bulursak bizi ancak ve ancak dayanışma kurtaracak.

25 Kasım 2009 - Birgun

Hiç yorum yok: