2 Kas 2006

ABD’nin Ambargosu varsa, Küba’nın da Petrolü var!




Küba Devlet Başkanı Fidel Castro'nun, Çin petrol ve gaz şirketi Sinopec’le geçen yılın Şubat ayında iki ülke arasında yapılan sözleşmeye dayanarak, bu şirketin ABD'nin Florida sahillerinden pek de uzak olmayan, Küba'nın kuzeybatıdaki petrol rezervlerinin araştırılmasında ve çıkartılmasında yardımcı olacağını duyurması, ABD ve Dünya'da pek az kişinin ilgisini çekmişti.

ABD Kongresi’nin bazı üyeleri, ABD şirketlerinin, 43 yıldır süren ticaret ambargosu yüzünden Küba’yla iş yapamıyor olmalarını, bu durumun aksine, Çin, Venezuela, Bolivya, İspanya, Kanada, Hindistan gibi ülkelerin de, Küba’yla özellikle petrol üretimi konusunda işbirliği yapıyor olmalarını, ABD'nin bu bölgedeki yeni bir stratejik kaybı olarak gördüklerini açıkladılar. Cumhuriyetçi Senatör Larry Craig, "Oturduğumuz yerden, Çin'in, ABD sahillerinden görüş mesafesi kadar uzaktaki Küba'da, çok değerli enerji kaynaklarını keşfetmesini seyrediyoruz. Birleşik Devlet'ler yönetimi Küba'nın potansiyel enerji kaynaklarını çıkarmasında ABD'li şirketlere izin vermemekle, kendi enerji kaynaklarının güvenliğini tehlikeye atmakta, Çin'in bu bölgede söz sahibi olmasıyla da dış politikamız tehlikeye girmektedir" diyor ve ambargo yüzünden Küba’yla ticaret yapamamaktan yakınıyor.

Küba'nın petrol çıkartmasına şiddetle karşı çıkan Florida'lı Demokrat Senatör Bill Nelson’sa "Key West'ten yalnızca 45 mil uzaktaki Küba'nın petrol faaliyetlerinin ABD'de çevre kirliliği yaratacağını ve 50 milyar dolarlık turizm endüstrisi kaybına yol açacağını söylüyor. (Oysa ambargo yüzünden Küba'nın yalnızca geçen yıl uğradığı zararın 4 Milyar Amerikan Doları olduğunu da unutmamak gerekiyor.) Nelson, Bush yönetimine sunduğu dilekçede, Küba'nın petrol çıkartması durumunda Küba’yla 1977'de yapılan ve 90 Mil’lik karasularının kullanımını düzenleyen anlaşmanın iptal edilmesini de öneriyor!

Nebraska Üniversitesi'nden bir politik bilimler araştırmacısı olan Jonathan Benjamin Alvarado, "Küba'ya yıllardır uygulanan baskının ABD'ye bir maaliyeti olmadığını, ama artık, özellikle petrol konusundaki gelişmeler yüzünden bu baskının sürmesi durumunda ABD'nin "çıkarlarının" zedeleneceğini" söylerken, ABD’li çevreciler de, Küba'nın kuzeyinde yapılacak sondajlar sırasında çıkacak petrol artıklarının Florida sahillerindeki doğal yaşamı olumsuz etkileyeceğini ileri sürüyorlar.

ABD'de bu tartışmalar süredursun, Merkezi İngiltere’de bulunan Nutec şirketi, Küba hükümetiyle yaptığı bir anlaşmayla, deniz aşırı petrol platformlarının işletimi ve güvenliği için 100 Kübalı mühendise Aberdeen'de eğitim veriyor. Havana'daki İngiliz Büyükelçisi Paul Hare, bu tarz İngiliz-Küba işbirliğinin, Washington'un 43 yıldır sürdürdüğü ticari ambargo politikasının tersine yapıcı ortaklıklar üreteceği görüşünde.

Peki, ABD'de özellikle George W. Bush'un partisinden seçilmiş "Cumhuriyetçi ve Muhafazakar” birinin Küba ambargosuna, ahlaki ve insani değerler kaygısıyla değil de ticari kaygılarla karşı çıkmasına karşılık, "Demokrat Parti"den seçilen birinin yalnızca "Florida"lı diye, bu eyaletteki Küba'lı kaçak göçmenlerin ve karşı devrimcilerin oylarını almak uğruna, ambargoyu destekler gözükmesine neden olacak kadar birbirlerine düşmelerinin, üstelik çelişkili açıklamalar yapmalarının nedeni ne olabilir?

Küba, Havana ve Matanzas eyaletlerinden, günde 80,000 varil, orta kalitede petrol çıkartıyor. Küba açıklarında tespit edilen 4,5 - 9 Milyar varillik tahmini rezervse herkesi heyecanlandırıyor. Çünkü bu rezervlerin büyüklüğü, ABD'nin Alaska eyaleti doğal hayatı koruma alanlarının altında çıkarılmayı bekleyen, henüz hiç kullanılmamış rezervinin yarısına karşılık geliyor.

Üstelik uzmanlar, raporlarında, deniz altındaki petrol kalitesinin karada olandan çok daha iyi olduğunu sık sık dile getiriyorlar.

Ulusal Küba Enerji Devrimi kapsamında üretilen yıllık 4.1 Milyon ton petrol ve doğalgaz, elektrik üretimini yalnızca petrolden sağlayan bu ülkenin gereksiminin ancak %80'ini karşılayabiliyor. Ancak, Küba ekonomisinin lokomotifi turizm sektörünün hızla büyümesine bağlı artan elektrik gereksinimi kesintileri de beraberinde getirmiştir. Yine de, yıllık enerji üretimini kendi kaynaklarını kullanarak yıllık %10 arttıran Küba, deniz aşırı üretime geçtiği zaman, dışa bağımlı olmaktan kurtulacağı gibi, ekonomisini de hızla ileriye de taşıyabilecektir. Bu bölgeden çıkacak petrol, Küba'yı bir Suudi Arabistan ya da Venezuela yapamaz, ama bölgedeki önemli petrol ve gaz üreticileri arasında yer edinmesini sağlayabilir.

Halihazırda, Çin'li Sinopec’in dışında, Venezuela'lı Petroleos de Venezuela, İspanyol Repsol, Kanada'lı Sherritt’in yanı sıra Norveç, Malezya ve Hindistan'dan şirketler de Küba sularında, yaklaşık 1850 m derinlikte petrol arama anlaşmaları yapmışlardır.

Ticari ambargo yüzünden, çok istemelerine karşın Amerikan Petrol şirketleri bu çalışmalara katılamıyorlar; ayrıca yaptırımlar yüzünden de Küba'dan çıkacak petrol, ABD'ye ihraç bile edilemeyecek.

Şubat ayında, Amerikalı ExxonMobil yöneticileriyle Küba'lı yöneticiler, Meksika'nın başkenti Mexico City'de biraraya geldiler. Ancak bu toplantı, ABD Maliye Bakanlığı'nın, Kübalıların ambargo kurallarını çiğnemelerini bahane ederek toplantının düzenlendiği otele yaptığı baskıyla iptal oldu. Küba ve Meksika yöneticileri, Washington yönetimini, bir başka ülkenin iç işlerine karışmakla suçlayıp tepkilerini dile getirdiler.

Toplantıya, Küba Sanayi Bakanlığı adına katılan Manuel Marrero'ya göre, Küba sularının petrol aramaları için ayrılmış 59 bölgesinden, şu anda yalnızca 16 tanesi uluslararası şirketlere açılmış durumda. Marrero, "ABD şirketlerinin istekli olduğunu biliyoruz, top artık ABD mahkemelerindedir" diyerek durumu özetledi.

Amerikan şirketleri, Küba’yla ilişkilerini sürdürmekle birlikte, rezervlerin, Bush yönetimiyle ambargonun kaldırılmasına yönelik politik bir savaşa girmelerine değecek kadar da büyük olmadığının bilincindeler. Bush ve yandaşları da, Küba sularında çıkacak petrole Amerikan desteği verilmesi durumunda, Küba yönetimine önemli bir koz vereceklerini düşünüyorlar; bu yüzden de ambargoyu gevşeteceklerine, daha da zorlaştırıyorlar.

ABD kamuoyu ve şirketleri, kendi ticari çıkarları uğruna dahi olsa, Küba'yı kıskacına almış bu ambargoyu, Bush yönetimine yapacakları baskıyla tersine çevirebilirler mi? Bu sorunun yanıtını bugünden vermek elbette söz konusu değil, ama gerçek şu ki, bu ambargo günün birinde kalkacak ve Karaiblerin incisi daha da güzel parlayacak!

Hiç yorum yok: