10 May 2006

Küba Cumhuriyeti Dışişleri Bakan yardımcısı, Sayın EUMELIO CABALLERO’yla yapılan bir söyleşi.





12 Mayıs 2006 tarihinde, Avusturya’nın başkenti Viena’da gerçekleşen 4. Avrupa Birliği ve Latin Amerika hükümetler ve devletler arası işbirliği toplantılarına katılan Küba heyetinden, Dış İşleri Bakan Yardımcısı Sayın Eumelio Caballero ve Avrupa Dairesi Müdür Yardımcısı Jorge Quesada, 22 ve 23 Mayıs tarihlerinde Türkiye’ye resmi bir ziyarette bulundular. Bu ziyaret, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetince bu yılın Latin Amerika yılı olarak ilan edilmesi çerçevesinde, Türkiye ve Küba arasındaki olumlu ilişkileri geliştirmek üzere gerçekleştirildi.

Sayın Caballero ile Küba-Türkiye ilişkileri, bu ziyaretin kapsamı ve Viena toplantıları konuları üzerine konuştuk.

Türkiye’deki 2 günlük ziyaretinizin içeriği, yaptığınız çalışmalar ve elde edilen sonuçlar hakkında bilgi verir misiniz?.

Ziyaretimiz, Türk halkının öncüsü Mustafa Kemal Atatürk’ün yattığı yerde, Anıtkabir’de başladı. İki ülke arasındaki anlaşmaya göre, her yıl Bakanlıklar arasında karşılıklı yapılan danışma oturumu toplantısı gerçekleşti. Ortak çalışmalar, ikili ilişkiler, çok taraflı örgütlerde her iki ülkenin tutumları görüşüldü. Toplantılar, Sayın Abdullah Gül'ü ziyaretimizle tamamlandı. Ayrıca, AKP Genel Sekreteri’yle de biraraya geldik; TBMM’indeki Türkiye-Küba dostluk grubu başkanı Sayın Fuat Çay ve Meclis Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı’yla da görüşmelerimiz oldu. Bugün (23 Mayıs 2006), Ankara’da, ulusal kahramanımız Jose Marti’nin adının bir caddeye verilmesiyle ilgili, hoş bir etkinliğe de katıldık. Türkiye’den sonra da Azarbeycan ve Bakü’ye geçeceğiz.

Yalnız Dışişleri Bakanlığı’yla değil, yaptığımız bütün görüşmelerden ortak bir sonuç çıkıyor. Küba ve Türkiye’nin ekonomik, politik, kültürel ve bilimsel işbirliğinde çok önemli bir potansiyel var. Küba ekonomisi, geçtiğimiz yıl %11 oranında büyüdü. Bu büyüme sürecinde farklı sektörlerde gelişim programları yürütüyoruz. Başta turizm olmak üzere, biyoteknoloji ve ilaç sektörlerinde, enerji, ulaşım ve inşaat alanlarında önemli ilerlemeler ve gelişmeler var. Küba’nın ihtiyaç duyduğu bazı mallarda, Türkiye’nin uygun kalite ve fiatta, rekabetçi çözümleri olduğunu düşünüyoruz. Yatırımcılar bakımından da Türkiye'yi aktif görüyoruz. Şöyle bir sonuca da vardık. Geçmiş yıllarda bir çok Türk ürününü başka ülkelerden, özellikle de AB’nden ithal etmekteydik. Bu da ikili ilişkilerde Küba-Türkiye ithalat/ihracat rakamlarına yansımıyordu. Biz de, artık bu ürünleri doğrudan Türkiye'den almanın, heri iki tarafın yararına olacağını düşündük.

Ekonomi ve ticaretin gelişmesinin, rakamların artmasının bir diğer sebebi de Türk makamlarınca ülkemize verilen 10 Milyon Euro’luk kredidir ve bu yıl içinde kullanılmaya başlanmıştır.

Kültürel ilişkilerin geliştirilmesi konusunda da görüşmelerimiz oldu. Biz zaten biliyorduk ve bir kez daha teyit etmiş olduk: Türk halkından Küba halkına büyük bir saygı ve dostluk besleniyor. Küba'nın devrim tarihi tanınıp, biliniyor; Che, Fidel biliniyor. Türk halkının bütün siyasi renklerinde bu hissiyatı ve hassasiyeti gördük. Küba'da da Türkiye tarihi tanınmakta ve bilinmektedir. Mustafa Kemal Atatürk'ün Ulusal Kurtuluş Savaşı gayet iyi biliniyor. O yüzden de bu temeller üzerine inşa edilen ilişkilerin, birbirimizi daha iyi anlamamıza yardımcı olacağını ve bu ilişkilerin devam edip, gelişmesini diliyoruz.

Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle ve diğer kişilerle konuştuğumuzda, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu yılı Latin Amerika yılı ilan ettiği söylendi. Bu da bölgemize, yenilenmiş bir ilginin olduğunu teyit etmektedir. Küba ve diğer Latin Amerika ülkeleri, bu yılın anlamlı geçmesi için, ellerinden geleni yapacaklardır.

Uluslararası forumlarda takındığımız ortak tutumlar üzerine de çalışmalar olacaktır. Bu ziyaret çerçevesinde, Türk yetkililere, Türk Hükümetinin her yıl Birleşmiş Milletler’de yapılan oylamada Küba halkının ABD ambargo ve ablukasına karşı verdigi mücadelede gösterdiği destekten dolayı teşekkürlerimizi iletebildik. Kısa bir süre önce New York’ta, Birleşmiş Milletler bünyesinde yeni İnsan Hakları Konseyi kuruldu. Küba'da üye olarak seçildi. Küba'nın adaylığının önünü kesmek isteyen AB ve ABD’nin tüm çabalarına rağmen, seçildik. Bu oylamada da Türkiye Cumhuriyet’i Küba lehine oy kullandı.

Son günlerde Türkiye'de yabancı doktorların çalıştırılması konusunda bir gündem oluştu. Dışişleri Bakanlığı ile yaptığınız görüşmelerde, Latin Amerika, Afrika ya da Pakistan’da çalışan Küba'lı doktorların Türkiye'de görev yapması konusu gündeme geldi mi?

Bu ziyaretimiz Dışişleri Bakanlıkları arasındaki ikili ilişkiler ve potansiyeller üzerinedir. Bu yılın sonlarına doğru hükümetler arası karma ekonomik komisyon toplantısı gerçekleştirilecektir. Küba’lı doktorların Türkiye’de çalışması konusu da bu çerçevede yapılacak toplantılarda ele alınacaktır. Latin Amerika ve Afrika’da Küba’lı doktorların çalışmaları var. Özellikle son Pakistan depremine 2500 doktor ve pratisyen hekim gönderdik. Şu günlerde Bolivya'da Kübalı doktorların sayısı artmaktadır. Elimizde olanları paylaşmamızla ilgili bir konudur bu bahsettiğiniz.

12 Mayıs 2006’daki AB ve Latin Amerika ülkeleri arasında gerçekleşen Viyana Zirvesi’nde, karşılıklı bölgesel işbirliğinden söz edildi. Latin Amerika ve AB arasındaki ekonomik ortaklık işbirliği konusundaki engeller neler olabilir?

Bu toplantıda bölgesel stratejik işbirliğini konsolide etmek için bir araya geldik. Gerçekte, 1999'da konuşulmaya başlayan bu işbirliği çabaları hâlâ somutlaşamamıştır. Bizim görüşümüze göre de, şu anda AB'nin içinde bulunduğu durum itibarıyla somutlaşması pek mümkün gözükmüyor. AB, Latin Amerika ve Karaibler’de giderek ağırlığını kaybediyor. Çünkü AB, son dönemde, özellikle Doğu ülkeleri ve ABD’yle ilişkilerini güçlendirme yolunu seçmiştir.

AB ile Latin Amerika arasındaki ticaretin yönü de aşağıya doğrudur. Tarım ürünlerindeki yüksek gümrük oranları ve tarifeler de AB'den yanadır.

1970'te yani tam 36 yıl önce alınan bir karar bulunmaktadır. AB, tıpkı diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, gayrı safi yurtiçi hasılasının % 0,7'sini, “Resmi Geliştirme Desteği (Official Development Assistance)” olarak kullanması gerekirken, bu kullanımı iyice zorlaştırmakta ve birçok şarta bağlamaktadır. Örneğin, bu fonun uyuşturucu ticaretiyle, savaş ve göçmenlik konularındaki kullanım oranları artarken, sağlık, eğitim ve altyapıların iyileştirilmesi konularındaki kullanım oranlarının azaldığı gözlenmektedir. Gerçek şudur ki, AB'nin stratejik ortağı, “imparatorluk” peşinde olan ve dünyanın ekonomisini ve politik düzenini kontrol etmeyi amaçlayan, ABD'dir. AB, şu ana kadar borçlarını “iki defa” ödemiş durumdaki Latin Amerika ve Karaib ülkelerinin finansörü durumundadır.

AB, Latin Amerika ve Karaib ülkelerine yüksek teknoloji satar, bunun karşılığında hammadde alır.

AB, bölgedeki zor şartlarda ve kısıtlı imkanlarla yetişen insan kaynağını göçmen politikalarıyla transfer ederek, bundan faydalanır.

AB ABD'nin müttefiki ve NATO üyesidir. Latin Amerika ve Karaib ülkeleriyse, Başkan Bush'un, "Dünyanın Karanlık Köşesi" diye adlandırdığı ve her an saldırmakla tehdit ettiği bir bölgedir.

Sürekli manipule edilen insan hakları, demokrasi ve terörizm konuları, Küba’ya uygulanan ambargo ve baskıları haklı göstermek için kullanılmaktadır. Bu cümleyi kanıtlayan bir iki örnek vermek gerekirse; AB, Irak, Guantánamo ve kendi topraklarında dahi faaliyet göstermiş gizli hapishanelerdeki suç ve işkenceleri kınarken, Küba'nın BM'deki İnsan Hakları Konseyi’ne seçimi için, gizlice "karşı" oy kullanmıştır. Buna karşın Küba, 135 ülkenin, neredeyse 3. Dünya ülkelerinin tamamının oylarıyla seçilmiştir. AB, terörist Luis Posada Carriles'in Venezuela'ya iade edilip yargılanmasına da hiç destek vermemiştir.

Viyana Zirvesi’nden sonra yapılan basın açıklamasında çok gösterişli ifadeler kullanıldı; AB ve Latin Amerika arasındaki stratejik ortaklıktan ve hatta bu ortaklığın sağlamlaştırılmasından bahsedildi. Bunlar çok hoş tümceler, alkışlanacak sözler. Ama işin aslı çok farklı ve nettir. Aslında AB'nin stratejik ortaklığı Latin Amerika’yla değil ABD iledir.

Şu anda AB'nin önceliği de Doğu Avrupa ülkeleriyle ortaklığını sıkılaştırmaktır. Engellerden bahsetmiştiniz; yukarıda saydığım gerçekler, aslında Latin Amerika ve AB arasındaki engelleri teşkil etmektedir.

Türkiye ziyaretinin sonuçlarından dolayı çok mutlu olduğumu söylemek istiyorum. Yarın ülkenizden , Küba – Türkiye ilişkilerinin bir adım öne çıkartılmasına katkıda bulunduğumuzdan dolayı, mutlu olarak ayrılacagız.

Hiç yorum yok: