5 May 2004

Sırada Küba mı var?




ABD, Afganistan ve Irak'taki açmazların sarmalındaki karmaşaya girdikçe, hümanist olmayan yöntemlere daha fazla yöneliyor. II. Bush'un, yaklaşan seçimlerde yeniden seçilebilmek adına herşeyi göze alabilecek kadar çılgınlaşabileceği düşünülünce, emperyalistlerin, akıllara gelmesi hiç de güç olmayan yeni bir "işgal" planı daha, birçok platformda dile getiriliyor.

Küba!

7 Mayıs 2004'de, Bush Küba'ya karşı uygulanacak yeni yaptırım kararlarını açıkladı. Bunlardan bazıları şöyle:

* ABD'de yaşayan parçalanmış ailelerin, Küba'yı ziyaretleri üç yılda bir gerçekleşecek ve Küba’da yaşayan ailelerine gönderecekleri para 1200 USD ile sınırlı kalacak,
* Küba resmi görevlilerine ve Küba Komünist Partisi üyelerine, ABD'den, havale yapılamayacak,
* Miami'de yaşayan Küba karşıtlarına yapılan yardımlar arttırılacak, rejim karşıtı bütün faaliyetler teşvik edilecektir.

Böyle kararlarla uzayıp giden bu liste "devlet terörü"ne örnek gösterilebilecek birçok somut detayı barındırıyor. Açıkça, 45 yıllık devrimin Küba'ya kazandırdıklarını yok etmek için, son seçimde en kritik bölge olan ve 450 bin kadar Küba kökenli ABD seçmeninin oylarını alabilmek için çeteleri destekleyeceklerini açıklıyorlar, Küba'ya "özgürlük" vaad ediyorlar, tıpkı Vietnam, Afganistan, Irak’ta yaptıkları gibi!

Bush bu kararını açıklarken, "Küba’ya özgürlüğün gelmesini beklemeyeceğiz, onu getirmek için çalışacağız" demiştir. Tarih boyunca ABD'nin "düzeltmek" için istila ettiği hangi ülke halkı fayda sağlamıştır?

ABD ve onun destekçileri Küba'yı bir türlü "göremiyorlar"; hertürlü baskıya rağmen, gösterdiği başkaldırıyı, onurlu direnişini ve birçok ulusa, özellikle 3. dünya ülkelerine örnek oluşunu hazmedemiyorlar.

Bu yaptırım kararları ve hazırlanan rapor Fidel'in 1 Mayıs konuşmasının hemen arkasından açıklanmıştır.

Fidel bu konuşmada, özellikle Irak'da yürütülen haksız savaşı anlatıp, müttefik adı altında sömürge haline getirilen veya sömürge yapılmak istenen bir çok ülkenin, aciz yöneticilerinin desteğiyle savaşa gönderilmiş gençlerine seslenmiştir.

Santo Domingo'dan, Honduras'tan, El Salvador'dan toplanan gençler İspanyol bayrağı altında Irak'a gönderilmiştir. ABD ordusunda, "Green Card" almak için kaçak olarak gelen Meksika'lılar, işsiz birçok genç “iş olsun” diye Irak'a gelmiştir. Bu insanlar kullanılmaktadır. Tıpkı Çanakkale savaşında kullanılan Anzak’lar ve diğer sömürge askerleri gibi!

Fidel, Polonya halkına da seslenerek, tarih boyunca pek çok kez işgal edilen, istila edilen, defalarca bölünüp parçalanan bu ülkenin, tarihine daha yakışacak şekilde davranmasını ve gençlerinin, bu fetih savaşına, paralı asker olarak kiralanmamasını istemiştir.

1 Mart 2003'de Ankara'da, Istanbul'da mitinglerde sesimizi yükseltip, "1 koy 3 al" teorisyenlerinin devamı olan şahinlerin oyununa gelmedik ve Anadolu gençlerini sömürge askeri gibi oraya göndermedik.

ABD, Küba'ya saldırır mı?

Küba bir modeldir, farklı bir topluluğu temsil etmektedir. Özellikle Latin Amerika ve diğer az gelişmiş ülkelerde artan neoliberal karşıtı hareketlere bir ışıktır.

1920'lerde ulusal kurtuluş savaşımızı gerçekleştirip, ilerici devrimlerle birçok ülkeye, topluluğa örnek olmuştuk. Günümüzde, hâlâ anlamlı bir inatla varlığını ve ideolojisini sürdüren Küba da bir örnek. Küçük bir ülkenin, gezegenimizi yağmalayan güce ve onun müttefiklerine direnilebileceğinin, savaşılabileceğinin, sağlam durulursa "tam bağımsız" kalınabileceğinin birer kanıtıdır.

Bugün Küba, 40 yıldan fazla süren acımasız ambargonun her türlü baskısına rağmen, dünya ile uyumlu, mutlu ve en önemlisi "barış" içinde yaşamını sürdürmektedir.

11 Eylül'den sonra ABD, terörle mücadeleyi mesnet alan yeni bir teori geliştirerek, "Önleyici Saldırı Başlatma" hakkı adı altında, kendince tehdit unsuru olduğunu düşündüğü ülkelere, kendi başına veya NATO, AB ve gerekirse BM'yi de yönlendirerek, işgal edebileceğini duyurmuştur ve bu planı da uygulamaya almıştır.

1961'de, taşeron güçler kullanarak Küba'yı işgal etmek adına uyguladığı "Domuzlar Körfezi" planı işe yaramamıştı. SSCB'nin net tavrıyla işgali durduran ABD, günümüzde Irak ve Afganistan'da uyguladığı tamamen uydurma bahanelerle, tek taraflı ve kimseyi dinlemeyen megoloman tavrının getirdiği çılgınlıkla, "sudan" bir sebep ileri sürerek "işgal"i aklından geçirebiliyor.

Günümüzde, 1961'deki gibi Küba'ya destek olacak bir "Sosyalist Blok" yok belki ama bütün dünyaya yayılmış "Küba Dostları" var; Küba’nın onlardan beklediğiyse sadece "siyasi dayanışma". Bunun anlamı şu: Gerçeklerin çarpıtılmasına izin vermeyin. Çünkü olası bir saldırıda, her zaman olduğu gibi, büyük yalan kampanyalarının yürütüleceğinden kaygı duyuyorlar. Onun ötesinde biz hazırız, diyorlar: Ya vatan ya ölüm!

40 yıldır "anlamlı" bir inatla direnen bu ulus, "tam bağımsızlığın", "özgürlüğün" neler pahasına kazanıldığını unutmamıştır.

"Eceli gelen eşek, cami duvarına işermiş". Bu güzel özdeyiş Bush'un durumunu ve dramını yeterince açıklamaktadır.

Küba'ya saldırmak gibi bir çılgınlık yapacak olan Bush, karşısında "Küba Dostlarını" bulur.

Kaynaklar:
*- Jose Marti Küba Dostluk Derneği Yayınları
*- Fidel Castro Ruz'un 1 Mayıs 2004'de Havana'da yaptığı konuşma.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Selamlar; aynen sayın Cüneyt GÖKSU'ya katılmaktayım. Aynı zamanda ufak bir not da iliştirmek istedim. Ne zamandır Türkiye'miz küçük bir sömürge gibi kullanılıyor farkında mıyız acaba? Ülkemizi IMF, BM ve AB adı altında bahanelerle açıkça uzaktan kumanda ile yönetiyorlar. Bir yandan belli etmeden yüz yıllığına kiralanmaya çalışılan topraklarımız, bir yandan her anlamda ABD tarafından kullanılan devlet yönetimimiz.. İslamcı hareket adı altında saygıdeğer dinimizin esaslarını bile hiçe sayarak kendi halkını hiçe sayan bir yandan bizlerin kanını içerken bir yandan hristiyan hareketi kanımızı içiyor. DUR DİYELİM VAMPİRLERE DOSTLAR!! ARTIK VERECEK KANIMIZ KALMADI!! Sevgilerimle.

Dinçer YAMANLAR