26 Nis 2004

Havana Club





Bacardi şirketi geçtiğimiz yüzyılın başlarında, Küba'nın Santiago de Cuba şehrinde kurulan büyük bir rom imparatorluğuydu. Şirketin bir yarısı, Küba'nın temel tarım ürünü şeker kamışından elde edilen alkolle, melas denen şeker kamışı özünü işleyerek, yüksek kaliteli içki üretirken, diğer yarısı 20,000 Kübalıyı öldüren, batmaya yüz tutmuş Batista rejimini destekliyordu.

Bu yüzden, Bacardi'nin sahipleri 1959'daki devrimden hemen sonra, eski rejimin liderleriyle beraber, bütün ticari marka haklarını da alarak ülkeyi terkettiler.

19. yy.’da, Arrechabala ailesi de, Bacardi’nin geleneksel rakibi olarak, “Havana Club” markasıyla üretim yapıyordu. 1950’lerdeki ekonomik problemler sebebiyle, aile, iç piyasadan ve kayıtlı olduğu yedi ülkeden çekildi. 1959’daki devrim sonrasında diğer kurumlar gibi devletleştirilen, “Havana Club”, yasal haklarını ve ismini korumak için, ABD’de dahil olmak üzere, 80 ülkede ismini tescil ettirerek, ABD'nin ambargosu ve bugünkü Bacardi - Martini şirketinin uyguladığı sindirme politikalarıyla da başa çıkarak, uluslararası pazarda üstün kalitedeki gerçek Küba rom'unu temsil etmeye ve üretmeye başladı.


Bu yazının temel konusu, Havana Club'ın gerçek "Küba rom"u olduğunu anlatmak, marka hakkını yeniden ele geçirmek için yaptıklarını duyurmak, Bacardi yöneticilerinin Florida'da "Cumhuriyetçiler"e, anti-Küba mafyasına ve teröristlere verdiği desteği göstermektir.

İçmeden önce düşün: Bacardi hakkında bilinmesi gerekenler

Küba'yla dayanışma içinde olan ve "Boycott Bacardi (Bacardi Boykotu)” kampanyasını başlatan, "Rock Around the Blockade (Ambargoya Hayır)” oluşumu, Bacardi Şirketi'nin, Küba devrimini alaşağı etmeyi amaçlayan ve kendini “gerçek” Küba romu olarak tanıtan, yanlış yönlendirici çalışmalarını engellemeyi hedefliyor.

1998 verilerine göre dünyada yılda 80 Milyon kasa rom satılmaktadır. Bu miktarın %60’ı Filipinler, ABD, Hindistan, Meksika ve Almanya’da tüketilir. Bu piyasanın en büyük üreticisi olan Bacardi, 20 Milyon kasalık satışıyla, dünya pazarını ve 1.5 Milyar dolarlık ABD piyasasını tekeline almıştır. Bacardi dışındaki bir çok marka yerel markalardır. Örneğin, 2. büyük üretici olan, Filipin markası Tanduay, sadece kendi piyasasına hizmet vermektedir. Uluslararası pazarda tek başına olan Bacardi, Havana Club’ın dünya piyasasına girerek, pazar payını arttırmasından sonra, elindeki maddi ve siyasal gücü, “haksızca” aleyhte kullanmaya başladı.

Bacardi’nin avukatları, ABD'nin Küba'ya uyguladığı ambargoyu, 3. ülkelere yaygınlaştırması ve uluslararası ticaretini zorlaştıran Helms-Burton yasası olarak bilinen yasanın çıkmasında önemli ve etkin rol oynamışlardır.

Yasa, Küba'ya yiyecek, ilaç ve diğer temel ihtiyaçların satışını ve karşılıklı ticaretini engellemektedir; daha açık bir ifadeyle ‘uluslararası ambargo’ uygulatmaktadır. Ambargo’nun, Küba'ya üretim ve ticari kayıp olarak maliyeti Kırkmilyon Amerikan Doları'dır ve her yıl Birleşmiş Milletler'de ezici bir çoğunlukla kınanmaktadır.

Ambargo, Küba’da duyulan birçok yaşamsal eksikliğin ve çekilen acıların temel sorumlusudur. Örneğin, saygın bir kuruluş olan Amerikan Dünya Sağlığı Derneği (American Association for World Health AAWH), 1997'de yayınladığı bir raporda, ambargonun, yetersiz beslenmeye sebep olduğu ve temiz içme suyu üretim teknolojileri kurulmasına, birçok hasta ve özellikle çocukların ihtiyacı olan tıbbi malzeme ve ilaca ulaşılmasına engel olduğunu belirtmiştir.

Aynı raporda, AAWH örnek olarak, kalp krizinden ölen bir hastanın, ABD hükümetinin defibrilatör lisansı vermemesinden dolayı öldüğünü açıklamıştır. Bu bilgileri Küba sempatizanları söylemiyor, ABD'nin kendi saygın kurumlarından birisi açıklıyor!

Daha da önemlisi, AAWH raporu, Ambarganun bütün olumsuz etkilerine rağmen, ülkede sağlık alanında önemli bir kaosun yaşanmamasının sebebi olarak, Küba hükümetinin en önemli önceliği olan, bütün vatandaşlarına "ücretsiz" olarak sağladığı, "önleyici hekimlik" uygulamasını gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü WHO (World Health Organization), 2000 yılında, Küba'yı bu alanda gösterdiği başarıdan dolayı ödüllendirmiştir.

Bacardi, Sosyalist Küba'daki sistemi tahrip etmek adına, Miami'deki Küba karşıtı terörist eylemleri ve ambargoyu destekleyerek, Küba'da devrimden sonraki 40 yıl içinde 3400 insanın ölüm nedenine ortak oldu. Bacardi bu desteklerle yetinmek bir yana, Havana Club'ın ticari haklarını da almak için uğraşmaktadır.

Havana Club'ın uluslararası pazarda sıçrama yapabilmesı için, finasmana, teknolojik yenilenmeye ve pazarlama terübesine ihtiyaç vardı. Bu konudaki yardım, Fransız şirketi Pernord-Ricard’dan geldi.

Ambargo nedeniyle Küba rom'u ABD'de satılamamaktadır. Fakat 1974 yılında Cubaexport şirketi, “Havana Club” isim hakkını, başka şirketlerin kullanmaması için tescil ettirmiştir. Bu ticari markanın kullanım hakkı, 1993 yılında, Fransız şirketi Pernod Ricard tarafından alınmış; Bacardi'nin tüm tehditlerine rağmen, Havana Club ile ortak yatırım planları başlamıştır. Bu ortaklık sonrası, Havana Club, sadece en büyük pazar olan ABD dışında satılmasına rağmen, satışları yıllık bir milyon kasayı geçmiş ve en büyük dördüncü üretici konumuna yükselmiştir.

1996'da Bacardi, kanunsuz olarak, kendi "Havana Club" markasını, Bahama’larda üreterek satışa sunmuş, bunun üzerine Pernod Ricard, ABD'de hemen dava açmıştır.

Bacardi avukatlarının yaptıkları gözü dönmüş lobi faaliyetleri sonucunda, bu dava açıldıktan hemen sonra, kanunun 211. maddesinde bir düzeltme yapılır ve dava Bacardi lehine sonuçlanır.

211. Madde tam olarak şunu taahhüt etmektedir; ABD'deki hiç bir mahkeme, hiç bir koşulda, Küba hükümeti tarafından "kamulaştırılmış" ABD mülkiyetini, ona ait ticari hakları, ticari markaları tanımaz ve onaylamaz. Bacardi bu maddeye dayanarak, "Havana Club" markası ve sahip olduğu mülkiyetin, 1960'da "devletleştirilmiş" olan Bacardi'ye ait olduğunu ileri sürmüştür.

211. Madde, uluslararası ticaret kanunlarına karşıdır ve Pernod Ricard bu davayı, Avrupa Birliği’nden aldığı destekle beraber, WTO, Dünya Ticaret Örgütü'ne, taşımıştır. Fidel bir konuşmasında bu konu ile ilgili olarak "Umarım “Küba Kola”yı pazarlamaya başlarsak kimse bizden şikayetçi olmaz" demiştir.

Şu sorular kafamıza takılıyor,

Havana Club International S.A. neden ABD'de böyle bir dava açma gereği duymuştur?

Sosyalist Blok'un 1990'lardaki çöküşüne kadar Cubaexport, Havana Club'ı doğu bloğu ülkelerine pazarlıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Havana Club International S.A kuruldu.

Havana Club International S.A, bütün adadaki rom fabrikalarını kapsayan "Cuba Rom" Şirketiyle, 90 ülkede temsilciliği olan, dünyanın en büyük alkollü içecek dağıtım ve pazarlama grubu Pernod Ricard tarafından kurulmuş ticari bir kuruluştur. Küba - Fransız ortak yatırım şirketi olan "Havana Club International"ın amacı, gerçek Küba rom'unu temsil eden Havana Club'ı dünya piyasasında tanıtmak ve pazarlamaktır. 1998'in sonunda yılda bir milyon kasa Havana Club satılırken, Bacardi firması, ABD’nde bütün uluslararası telif hakkı, patent ve ticari hakları çiğneyerek, "Havana Club" ismini kullanarak üretim yapmaya ve “Küba Rom”u olarak satmaya başlamıştı.

Gerçek Küba romu ancak Küba’nın yeşil altını olan şeker kamışından, bal, su ve yüzyılların bilgi birikiminden yapılır. Bacardi ise Porto Rico ve diğer Latin Amerika ülkelerinde yaptığı üretimle, “Küba” romu sattığını iddia etmektedir.

Havana Club, uluslararası pazara girdiğinden beri, Bacardi reklam kampanyalarını bile değiştirmiştir. Avustralya’da “Cuban rums since 1862” (1862’den beri Küba Romu), İspanya’da “El mejor ron de Cuba” (Küba’nın en iyi romu) gibi gerçek dışı sloganlar kullanmaktadır.

İşte davanın haklı gerekçesi budur!

Bacardi, 1 Ocak 1959'dan önce gercekten Havana Club'ın sahibi miydi?

Fernando Campoamor'ın yazdığı "Küba Rom'unun Tarihçesi"nde, Bacardi'nin, 1862'de, Santiago de Cuba'da İngiliz vatandaşı John Nunes'un küçük, fakat kaliteli rom üreten işletmesini Facundo Bacardi'ye satmasıyla ortaya çıktığından bahsedilir. Facundo bu ticari zaferini şu sözlerle sunmuştur: "Tarihte hiçbirzaman ve hiç bir ülkede bizim romumuz kadar kalitelisi olmamıştır; Küba dışında üretilenler, dünyanın en iyi melas'ı olmadan yapıldığından bizim kalitemize yaklaşamazlar bile"

Devrim'den sonra ülkeyi terkeden Bacardi, Rom için temel malzeme olan "şeker kamışı melası"nı başka ülkelerden, özellikle Porto Rico'dan, sağlamaya başladı. Havana Club'ın piyasaya girmesiyle artan rekabet koşullarında, kanunsuz olarak üretilen rom'un Santiago de Cuba'dan geldiğini etiketlerine yazdı, Anti-Küba kanunlarına sırtını dayayarak, "Havana Club" etiketli rom piyasaya sürdü.

Campoamor'ın kitabında, 1878'de Havana Club markalı üretimin Arrechabala ailesi tarafından, Bacardi'nin tarihi rakibi olarak yapıldığı belgelenmektedir. Bacardi'nin devletleştirilmesinden sonra, Arrechabala ailesi Havana Club markası ile hiç bir ticari çalışma yapmamıştır.

Bu davada 211. Maddede yapılan değişikliğin, uluslararası etkileri ne olacaktır?

Dava ABD'de devam etmektedir. Yukarıda behsedilen, Madde 211, birçok uluslararası ihtilafı beraberinde getirmiştir; çünkü kanunsuz olarak, Küba'nın ticari ortağı olan bir Avrupa ülkesini de cezalandırmaktadır. Gerçeğin ve adaletin yaşayabilmesi için son kararın Havana Club lehinde çıkması beklenmektedir fakat, ABD kanunları, Plato'nun özdeyişindeki gibi işleyebilir, "Adalet güçlü olanın hayatını kolaylaştırmaktan başka birşey değildir".

BOYKOT BACARDI !

Başta İngiltere olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde, bar, club, öğrenci lokalleri ve içki dükkanlarında Bacardi ürünlerine karşı kampanya yürütülmektedir. Nestle, az gelişmiş ülkelerde süt diye süttozu pazarlamış, Shell, Nijerya'da petrol için Nijerya halkına türlü oyunlar oynamıştır. Birçok çokuluslu şirketin bu nitelikteki ticari faaliyetine karşı yürütülen kampanyalar sonuç vermiş ve şirketler politikalarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalmışlardır.

1990'dan beri Havana Club'ın bütün dünyada yürüttüğü "bilgilendirici" kampanyayla Bacardi'nin satışlarında 25 Milyon Dolar azalma vardır.

Bacardi içmeyin! Ağzınızda kötü bir tat bırakacaktır.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

EVLAT SEN HİÇ KÖTÜ YAZARMISIN SENİN YAZILARINI ZEVKLE OKUYAN UZAKLARDAN BİR BABAN VAR BU YAZILARINI BİR KİTAP HALİNE GETİRSEN DAHA İYİ OLMAZ MI ? TEKNOLOJİ DAHA HER EVE GİREMEDİ AMA KİTABIN GİRMEDİĞİ EV YOK KENDİNE İYİ BAK HALFETİ

Adsız dedi ki...

Cüneyt, teşekkürler, benim için oldukça öğretici oldu. sağol. severek okudum. eline sağlık. Zaman ayırıp, zahmet edip yazdığın için tekrar teşekkürler

aaltan

Adsız dedi ki...

Bir kucak dolusu bilgiyi, eleyip, kalibre edip, sevimli bir buket yaparak sunan böylesi yazıları okumayı çok seviyorum. Bizimkiler hayal, sizinkiler beyin ürünü. Gerçekten çok sevdim. Okuduklarımı uzun süre aklımda tutabilme meziyetim olmadığına bu tür yazıları okuduktan sonra daha çok hayıflanıyorum. Bu arada, mail adresinize yazmak istediğim bir bilgiyi, diğer okuyucularımızın da okumasını istediğim için burada yazıyorum. Kahve molasının sadece okuyucusu olan bir dostum, Küba hakkında yazdığınız yazıların tamamını print alıp, ufak bir kitapçık haline getirmiş, sizin yazılarınız ile zaten varolan Küba merakının arttığını ve bir gün mutlaka gidip elinde sizin yazılarınız ile Küba'yı dolaşacağını söyledi. Tekrar ellerinize sağlık. Sevgiler.

Adsız dedi ki...

Hello. And Bye.