2012, NATO-Türkiye ilişkilerinde 60. yıla karşılık geliyor. Bu ilişkinin medya bileşeni konusunda, NATO'nun medyayı kullanış biçimi, özellikle teknolojisi hakkında bazı bulgular bu yazının temel konusunu oluşturuyor.Medya denen olgu, Klasik ve Sosyal (İnternet Ortamı) olarak ikiye ayrılabilir. Klasik Medya’da (gazete, dergi, tv, vb...) çalışanlar genellikle profesyonellerden oluşur. Denetim ve kontrol mekanizmaları oldukça sıkıdır. Üretim maliyetleri daha yüksektir, dolayısıyla her zaman, üretilen haberin “satılması” ve “para kazanma” kaygıları genellikle ön plandadır. Sosyal Medya’da ise çalışanların profili daha yarı-profesyonel, gönüllü vb gibi çeşitlilik gösterir. Denetim ve kontrol mekanizmaları daha yumuşak olabilir. İçerik anlık olarak değiştirilebilir, daha dinamiktir, daha özgürdür. En önemli farklardan birisi ise erişim neredeyse bütün dünyaya açıktır. Internet erişimi olan herkes bu medya kanalından beslenir.Bu yazıda NATO – Medya ilişkilerinde daha çok Sosyal Medya’nın önemine ve bu öneme NATO nasıl yaklaşıyor, oradan bakılacak.
“Medyatik” olmanın çeşitli ölçütleri var: bunlardan biri, arama motorlarında ne kadar görünür olduğunuzdur. Örneğin;“NATO Media” kelimelerini aradığımızda 240 milyon, “Tayyip Erdoğan Media” aradığımızda 47 milyon “Obama Media” aradığımızda 497 milyon isabet alınıyor. Bu basit istatistik bize Obama’nın, NATO’dan, NATO’nun da Tayyip Erdoğan’dan daha “medyatik” olabileceği konusunda bir fikir verebilir.
Almanya’da, 16 Haziran 2011’de bir toplantı yapıldı. NATO’nun sayısal dünyadaki değişen rolü tartışıldı. Sosyal Medya’nın hızla büyüyen ve yaygınlaşan durumuna dikkat çekildi. (..) Son olarak Facebook, Twitter, YouTube gibi mecralar üzerinden kitlelere ulaşılmasının ne kadar önemli olduğu vurgulandı.
NATO’nun medyayı kullanmasının iki amacı var: Propaganda yapmak ve istihbarat toplamak!.. Propaganda açısından bakılırsa, NATO ile ilgili klasik medyada çıkan veya üretilen bütün haberler bir şekilde sanal alemde yer alıyor. Genellikle bütün haber sitelerinin alt başlıklarında “NATO” adı altında ayrı bir başlık açılıyor ve dünyada bu kapsamda çıkan bütün haberlere merkezi olarak bir defada ulaşmak kolaylaşabiliyor.
NATO ve Klasik Medya’nın ilişkisi elbette daha eskilere dayanıyor. NY Times, Washington Post, LA Times, The Guardian gibi ana akım gazetelerin Pentagon ve NATO’nun sözcüsü gibi haber ürettiklerine çok rastlanmıştır. Bunun en yakın örneği Libya’da NATO işgali sırasında yaşandı. Tripoli’de Washington Post muhabiri Simon Denyer’ın, Libya Hükümeti’nin sivil kayıpları NATO bombardımanı sırasında ölmüş gibi gösterdiğini anlatan haberi, neredeyse “copy/paste” yapılmışçasına, NY Times muhabiri John Burns tarafından kullanıldı. Halbuki Sosyal Medya’dan haber paylaşan birçok gazeteci bu kayıpların hava saldırısı sırasında olduğunu belge ve fotoğrafları ile paylaştı, diğer haberlerin “üretilmiş, şablon” haber olduğunu gösterdi.
İstihbarat olarak bakıldığında sosyal ağlar, video paylaşım siteleri, bloglar vb bütün sosyal mecra geniş bir istihbarat girdisi. Birçokları için sosyal ağ kullanımının tarihçesi 3-4 yıldan ibaret olsa da, NATO bunun önemini 2001’de çoktan fark etmişti. 2001 ve 2002’de “Intelligence Exploitation of the Internet – İnternet üzerinde İstihbaratın Keşfi” ve “NATO, Open Source Intelligence Handbook – NATO, Açık Kaynak İstihbarat Elkitabı” konulu iki kitapçık hazırlandı ve Internet üzerinden nasıl istihbarat toplanacağı konusunda çalışma yapıldı. Bunun onlarca pratiği yaşandı ama yine en günceli Libya’dan!...NATO karargahı, Kaddafi karşıtı güçlerden Twitter üzerinden istihbarat aldıklarını, savaş sırasında Internet’in sürekli izlenerek bu yönde bilgi toplandığını ve birçok hava harekatının bu bilgilerin değerlendirilmesiyle yapıldığını brifinglerde anlattı. NATO‘nun Libya‘daki Birleşik Koruyucu Operasyonu’nun sözcüsü Yarbay Mike Bracken, “Mümkün olan tüm kaynaklardan istihbarat alacağız. İnternet üzerinde açık kaynaklardan istihbarat sağlanıyor, Twitter takip ediliyor.” dedi. Adını açıklamak istemeyen başka bir NATO yetkilisi de, başkent Trablus ile Ecdebiye ve Mistara gibi kentlerdeki Libyalıların “tweetleyerek” hem tank ve askeri birliklerin hareketleri hem de mültecilerin yer değiştirmeleriyle ilgili bilgiler sağladıklarını kaydetti. Twitter‘in dahice bir kaynak olduğunu söyleyen yetkili, bununla birlikte bir savaş uçağı hareket etmeden önce bu bilgilerin tümünü, uydu görüntüleri gibi daha güvenilir kaynaklardan teyit ettiklerini belirtti.
Akıllı telefonlarla çekilen fotoğraflarda, GPS algılı coğrafik lokasyon bilgisi fotoğrafın exif bilgisi içinde kayıtlı. ABD ordusu sürekli askerlerine cephede fotoğraf çekip sosyal ağlarda paylaşmamalarını öğütlüyor. Fotoğraf paylaşıldığı anda, yeriniz açığa çıktığından kafanıza bir füze yemeniz olanak dahilinde!
(...) Mart ayında çıkan bir habere göre, NATO 47 milyon avroluk bir yatırımla, küresel operasyonlarda kullandığı ağ altyapısını, 70 noktada kullanılacak şekilde geliştirecek bir yatırım işine girişiyor. Satır aralarına bakıldığında, bu yatırımın içinde Sanal Medya’yı izleyecek teknolojik yatırımlar da göze çarpıyor.
Bütün bu bilgileri yan yana koyduğumuzda, Sanal Medya’nın NATO tarafından hem propaganda yapmak hem de istihbarat toplamak için, bütün organizasyonlarda olduğu gibi, yoğun kullanıldığını görüyoruz. Nasıl savaş makinesi geçmişte birçok bilimsel ve teknolojik gelişimin itici gücü olduysa, sosyal medya ve sosyal ortamların bu kadar kullanılmasına toplumun özendirilmesi de, “demokratik değerlerin duyurusu” adı altında pek güzel istihbarat edinme olanağı olarak da kullanılabiliyor.
http://www.birgun.net/wall_index.php?news_code=1332938662&year=2012&month=03&day=28
Nato ve Medya ilişkisininde Propoganda ve Istihbarat faaliyetlerinin Sosyal Medya üzerinden nasıl yapılabildiğini anlatmaya çalıştığım, Sosyalistlerin Meclisi'nde yapılan sunumum aşağıdaki linkten ulaşılabilir.
http://www.slideshare.net/CuneytGoksu/nato-ve-medya
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder