27 Haz 2010

Casus mu, iyiliksever mi?



Birleşik Devletler (BD) vatandaşı, 66 yaşındaki, Alan Gross, Aralık 2009'da Havana'da casusluk suçlamasıyla tutuklanmıştı ve Küba Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez'un 16 Haziran Çarşamba günü yaptığı açıklamaya göre, Gross’un tutukluluk durumu bir süre daha devam edecek. Rodriguez, Havana'daki basın toplantısında, Alan Gross'un Küba kanunlarına karşı gelerek 5 Aralık 2009'da, karşı devrimci gruplara dizüstü bilgisayar, uydu telefonu ve bazı iletişim teknolojileri ekipmanlarını dağıtırken yakalandığını, bunun açık bir suç ve casusluk faaliyeti olduğunu yineledi. Bakan, Gross'un tutukluluk hali sürerken, düzenli olarak BD çıkarları ofisinden yetkililerle ve avukatıyla görüştürüldüğünü, savunması için destek aldığını ve ailesiyle haberleştirildiğini belirtti.

Konuya biraz daha yakından bakmak gerekiyor;

Gross, DAI isimli bir şirket için çalışıyor (www.dai.com). Şirket'in web sitesi incelendiğinde dünyada gelişmekte olan birçok ülkeye ve bölgeye yardım programları yaptığını görüyoruz. Latin Amerika ve Karayibler’deki çalışmalara, bunlarla ilgili programları kimin fonladığına ve müşterilerin kim olduğuna dikkatle bakıldığında, Dünya Bankası, Inter-Amerikan Bankası ve USAID (Amerikan Yardım Kuruluşu) isimlerinin öne çıktığı kolayca görülebiliyor. Yani, Gross'un Küba'da dağıttığı bilgisayar, uydu telefonları ya da benzeri teknoloji ürünlerinin parasını aslında bu kurumlar ödüyor. Bu bilgiyi bir kenara yazalım!

BD yetkilileri, Gross'un, BD Hükümeti’nce kiralanmış DAI şirketi çalışanı olduğunu, ada halkına teknolojik yardım yapmak için orada bulunduğunu ne inkar ediyor ne de yalanlıyorlar, yani dolaylı da olsa bu teknolojik ürünlerin parasının BD Hükümeti’nce ödediğini kabul ediyorlar ve diyorlar ki, “Gross bunları kendisi gibi yahudi olan, adadaki 1000-1500 kişilik topluluğa dünya ile iletişim kurabilmeleri götürmüş.” Burada ilginç olansa, adadaki yahudilerin lideri Adela Dworin’in, kendilerinin zaten Küba Devleti’nin izniyle kanuni olarak iletişim ekipmanlarına sahip olduklarını, Gross’un dağıttığı malzemelere ihtiyaçları olmadığını söylemesi! Bu bilgiyi de kenara yazalım!

Bu iki bilgiyi ve 50 yıldır BD ablukası altında yaşamak zorunda kalan Küba gerçeği bir araya getirildiğinde, dolaylı yollardan iletişim teknolojisi ürünlerini Küba’ya sokmaya uğraşan, üstelik bunları sadece devrim muhaliflerine eriştirmeye ya da vermeye çalışan BD vatandaşı Gross'un yalnızca “yardım yapmaya uğraşan iyi adam” olduğuna nasıl inanalım? Üstelik vatandaşı olduğu ülke, Küba Devrimi'ni ortadan kaldırmak üzere vatandaşlarından kestiği vergilerden karşı devrimcilere para aktarırken! Eğer Gross gerçekten de bir casus değilse ve “iyi adam” olma konusunda samimiyse karşı devrimcilere yardım etmek yerine, neden Küba’ya uygulanan ablukanın kaldırılması konusundaki faaliyetlere katılmıyor ya da en azından BD hapishanelerinde tutuklu bulunan 5’liye destek olma yolunu seçmiyor? İşte düşündürücü olan da bu. Çünkü hemen herkes artık iyi biliyor ki, Küba insanının teknolojiye daha zor ulaşmasının asıl nedeni devrimin yetersizliği ya da beceriksizliği değil, Küba ekonomisini 90 milyar dolarlık zarara uğratan, geçmişi 50 yıla uzanan ve hala ısrarla sürdürülen BD ablukasıdır.

Ekteki Foto: Alan Gros, 2005’de karısı ile Kudüs’te

http://www.birgun.net/latin_index.php?news_code=1277633357&year=2010&month=06&day=27

Hiç yorum yok: