23 Ara 2004

Öyle Değil Böyle Olur!





Düşünüyorum da, yakın tarihte Irak’ta yaşanan ve yaşanmaya devam eden bunca insanlık ayıbına karşılık, acaba ülkem ne yaptı?
“Küresel Muhalefet”e, en azından “küreselleşme” adına yaptıkları kadar dahi katkı koydu mu?
Koyduysa neden daha da sesini yükseltmiyor veya yükseltemiyor?

AB görüşmelerinde yumruğunu masaya vuran yöneticiler, iş “somut” birşeyler yapmaya gelince neden sadece “kınıyorlar” veya “not ediyorlar”?

Irak'ın işgal kararına destek verilmesi gerektiğinin, heyecanla savunulduğu günlerde, Anadolu gençlerinin, oralara gönderilmesine “Sokaktaki Muhalefet” engel olmuştur.

İşte bu “Sokaktaki Muhalefet”i, dünyada korkusuzca ve özgürce gerçekleştirebilen, tek ülke Küba'dır!

Bireysel veya toplumsal olarak her ülkede göze çarpan “Sokak Muhalefeti”ni, “resmiyete” taşıyabilen, Küba kadar net tavır koyabilen ne yazık ki başka bir ülke göremiyorum; öyle veya böyle, sonuçta hiç kimse, “dost ve müttefik abisine” ses çıkartamıyor.

Havana'da, “Amerikan Ofisi” olarak adlandırılan ve Guantanamo dışında, ülkedeki tek Amerikan yerleşkesinin olduğu kocaman bir bina vardır. Bu binada Küba-ABD ilişkilerini düzenleyen idari personel çalışır.

Noel tatili nedeniyle binaya, neonlarla süslenmiş bir Noel Baba ve ren geyiklerinden oluşan süslemeler yerleştirilir ama bunların arasında, geçen yıl Küba'da hapsedilen, daha sonra bir kısmı serbest bırakılan, yönetim muhaliflerinin sayısına gönderme yapan 75 rakamı göze çarpmaktadır.

Küba'da ki en yetkili ABD diplomatı olan James Cason'a yapılan itiraz sonuç vermez ve pano kaldırılmaz. Peki bunun üzerine Küba ne yapar?

Ofisin tam karşısına, içeride çalışanların dışarıya her bakışlarında görebilecekleri büyüklükte, hepimizin bildiği, Abu Ghraib'de işkence gören Irak’lıların fotoğrafları barındıran ve üzerinde gamalı haç olan kocaman bir pano yerleştirerek cevap verir. Pano'daki slogan “Fascistas, Made In USA” gözden kaçmaz. ABD'ye, bakmaktan utanç duyacağı, herzaman gözlerini kaçıracağı, gerçeğin bir aynası sunulmuştur.

Ayrıca ofisin giriş kapısına da, elindeki tüfeğini bir çocuğa doğrultmuş Amerikan deniz piyadesi fotoğrafı yerleştirilir; tam altında “Merry Christmas” yazmaktadır. Havana Üniversitesi’nde okuyan 5000'den fazla öğrenci ofis önünde gösteri yaparak, “ABD'nin yeni faşist metodlarla dünyaya ve devrime saldırısını” protesto ederler.

Bütün bu gelişmelerden sonra yaptığı açıklamada Colin Powell, Küba'nın davranışını “akılsızca” bulduğunu söyledi.

Havana'da ki ABD diplomatları da tepkiyi "fanatik" ve “abartılı” bulduklarını söylediler.

Acaba kendi tarihinde, hem kendi ülkesinde, hem de ülke dışında gerçekleştirdikleri sayısız insan hakları ihlallerini göz ardı edip, günümüzde de bu ihlallere umarsızca devam eden “dost ve müttefik” bir ülke, nasıl olurda, kendisine tutulan aynadaki yüzünü görünce, gösterilen bu akılcı tepkiyi “akılsızca” olarak değerlendirir?

Küba’nın bu gösterisi aslında birçok devletin içten içe yapmak istediği ama aklından bile geçirmeye çekindiği bir durumdur. Çoğu zaman çıkarlar, ne yazık ki “evrensel doğruların” önüne geçmektedir.

Bu kadar sade, net ve çarpıcı muhalefet “ülke” düzeyinde resmi olarak ve “sokakta” ancak bu kadar çarpıcı uygulanabilir.

Örnek olması dileğiyle!

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Eline saglik!
Hepimiz tepki duyuyoruz ama sen bunu bilgileri birlestirerek
cok guzel bi sekilde disa da vuruyosun. Bu caresizlik hissine birebir ilac!
Bravo. Tekrar eline saglik.